Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Antalya'da bir Sıra Gecesi ki..

Dünkü yazımı okuyorum.. "Sabah kahvemi koydum, gazetemi masama yaydım.. Erdal Müdürümün 'Hayat, Ölüm, Araf Üçlemesi'nin ilkini okumaya hazırlanıyorum" diye başlamışım ama, laf lafı, laf kapıyı açmış, nerelere gitmişim..
Eee!.. O zaman bugün.. Kaldığım yerden..
Erdal Müdürüm, ayı ile balık ilişkisini anlatıyordu, "Hayat" derken..
Türker Ağabey'in (İnanoğlu) bizi haftada bir falan topladığı o dünya keyfi yemeklerden birinde masaya balıklar gelince, Erdal "Ayıların en sevdiği yiyeceklerdendir balıklar, bilir misin" demişti.. Şelalenin altında durur, yukardan düşecek balıkları beklerlermiş.
Sonra cup, mideye..
Balık midede yirmi dakka falan beklermiş.
Arkadan rakı gelmedi mi, sorarmış..
"Beni hangi ayı yedi?.."
Ben rakı içmem.. Balığı da niye yemem, artık anladınız her halde..
Müdürüm, Anadolu'da bir yol restoranında Sümer Ezgü'nün bir cep telefonundan gelen Kerimoğlu Zeybeğini anlatıyor, "Hayatın keyfi" derken, o arada..
Sümer Ezgü gözümün önüne geldi..
Antalya'daki en güzel gecemiz gözümün önüne geldi..
Kadir Dursun Kardeşim, otelci, turizmci Abdullah Keleş ile düzenlemiş.. Aralık ikinci yarısında Fikret Ağabey'in, (Otyam), Edip Akbayram'ın ve Kadir'in doğum günleri var.. Üçünü birleştirmişler, İmperial Delphin Otelinin bir özel salonunda..
Adıyaman'dan bir Sıra ekibi gelmiş.. Bozlaklar söylüyor.. Fikret Ağbi bastırıyor, Baraklar söylüyor.. Pir Sultanların biri gidiyor, biri geliyor..
Biz gurupça ordayız. Öcal Ağabeyim, Özay Yengem, Ertekin, Ünal (Özüak), Güven (Osma) ve bizleri yılbaşında konuk eden ezeli dost, Cornelia Diamond'un Genel Müdürü Zafer (Alkaya).. U masanın tam ortasında Fikret Ağabey.. Yanında, dünyanın en muhteşem eşi, Filiz!.. Onun yanında Edip ve eşi..
Bizim sırada da Sümer Ezgü var..
Gece ilerleyip, Adıyaman ekibiyle iyice ısınınca, Sümer kaptı mikrofonu.. Güney Doğu'dan Ege'ye geldik mi birden.. Ritm, tempo değişti.. Muğla'dan, Aydın'dan, Denizli'den okuyor Sümer, nasıl okuyor, nasıl coşturuyor..
Birden otelin iki güvenlik görevlisi fırladı U'nun ortasına.. Bir zeybek oynamaya başladılar.. Ben böyle şey görmedim. Karadeniz havası hızında bir zeybek düşünün. Nasıl diz vuruyorlar beraber, nasıl fırlayıp ayak sallıyorlar..
Yani Devlet Folklör Balesi ancak oynar bu kadar güzel, bu kadar uyumlu ve bu kadar harika.. Bitince fırladım ikisini de öptüm kutladım.. Biri Afyonluymuş.. Mehmet Yaylı.. Öteki Davut Türken.. Burdurlu.. Yıktı salonu Davut'la Mehmet.. Yıktılar ve Sümer'i bir kat daha coşturdular..
Önce anlattı.. Ölümünden az evvel, Bursa'da onuruna verilen bir baloya katılmış, Mustafa Kemal.. Danslar, tangolar, valsler falan.. Derken "Sıra bize geldi" demiş, Atatürk..
Bir zeybek istemiş.. "Haydi bakalım bana eşlik edin" diye çıkmış ortaya.. Saz ekibi Sarı Zeybek'i çalıyor ve söylüyor.. Mustafa Kemal diz vuruyor..
"İşte o Sarı Zeybek" dedi Sümer.. Bir söylemeye başladı.. Bir de oynamaya.. Bir elinde mikrofon.. Hem söylüyor, hem diz vuruyor.. Parmak şaklatarak.
Hayalle gerçek birleşmiş.. Benim gözlerimde Mustafa Kemal oynuyor.. Zeybek ancak bu kadar heybetli, bu kadar görkemli olabilir..
Sümer'in de boynuna sarıldım.. "Yapılır mı bu bana.. Bak nasıl ağlattın" diye..
Ardından bir Edip Akbayram.. Onun da ardından Edip'in kızı Türkü.. İlk defa dinliyorum onu da.. Harika.. Dünya şekeri.. Kulağına fısıldadım "Baban duymasın.. Onu geçmişsin.."
Sonra Edip'e gittim.. "Kızının kulağına ne dedim biliyor musun" diye..
Harika.. Ama ne harika bir geceydi..
Şerefine Fikret Ağabey!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA