Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÜLEYMAN YAŞAR

Biraz da biz ölelim

Yaza rastladığı için çok sıcak geçen bir ramazan günü, Hoca'yı bir komşusu iftara çağırır. Sofraya otururlar. Ortaya buz gibi bir tas hoşaf gelir. Ev sahibi, Hoca'nın ve misafirlerin önüne küçük kaşıklar koyar. Kendi önünde de kocaman bir kepçe.
İftar açıldığında, ev sahibi kepçeyi hoşaf tasına daldırıp içtikçe, "Ohhh, öldüm" der. Hoca ve diğerleri ise küçücük kaşıkla hoşafın tadına bir türlü varamazlar. Hoca bakar ki olacak gibi değil, kepçeyi kaptığı gibi ev sahibinin elinden alır. "Efendi, efendi" der, "ver şu kepçeyi de biraz da biz ölelim!"
Bu Nasrettin Hoca fıkrasını niye anlattık? Hatırlayacaksınız bu yıl şubat ayında İstanbul Sanayi Odası'nı ziyaret eden Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'a, oda yöneticileri, "Sanayici pes etme noktasına geldi" diyerek bir tür "öldük bittik" şikâyetinde bulunmuşlardı. Ama şimdi anlaşılıyor ki, sanayici öyle pes etme noktasına falan gelmemiş. Ölen de yok, biten de yok. Bu gerçeği, İstanbul Sanayi Odası, yaptığı bir araştırmayla kendisi duyurdu önceki gün.
İSO'nun Türkiye'nin İkinci 500 Büyük Firması raporuna göre, firmaların 2009 kârları bir önceki yıla göre yüzde 29 arttı.
Görülüyor ki, Amerikan kaynaklı dünya krizinden patronlar mağdur olmadı. Peki kimler mağdur oldu?
Ekonomik krizin merkezini sanki Türkiye'ymiş gibi gösterip, "kriz var" bahanesiyle işçi indirimine giden patronlar tarafından işten çıkartılan ücretliler bu işin mağduru oldu. Çünkü ücretlilerin küçük olan kaşıklarını bir yana bırakın, o küçük kaşıkları da kriz bahanesiyle ellerinden alındı. Belki de statükocu sermaye, tamamen ideolojik amaçlarla işçi çıkartarak, AK Parti Hükümeti'ni sıkıştırmaya çalıştı. Unutmamak gerekir ki, Ergenekon'un darbe iddianamelerinde, seçilmiş hükümeti ekonomik kriz çıkartarak iktidardan uzaklaştırma alternatifi ve planları yer alıyordu.
Şimdi şirketlerin kâr rakamları açıklandıkça işçi çıkartmanın ekonomik gerekçesinin kuvvetli olmadığı anlaşılıyor ve ideolojik bir işçi çıkarma yönteminin kullanıldığı ihtimali yükseliyor.
Bütün bu gelişmeler yaşanırken ve işçi çıkartmalar olurken, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın TOBB üyelerine, "her biriniz birer işçi alın" önerisini, "ekonomi ilmi dışında bir öneri" diyerek eleştirenlerin, açıklanan şirket kârları karşısında bugün Başbakan'a hak vermesi gerekiyor. İşçi ücretlerinin neredeyse tamamını devlete ödetmeye çalışan sermayedarlardan, siyasetçinin de sosyal barış yönünde bir talebinin olması gayet doğaldır ve akılcı bir yaklaşımdır. Sermayedarın "devlet yardımı" isteklerini ekonomi ilmi içinde görüp, siyasetçinin, "istihdam sağlayın" isteğini ilim dışı görmek ise pek akıllıca ve inandırıcı değildir.
Türkiye'de olmayan bir ekonomik krizi, var gibi göstererek, "ölüyoruz" feryatlarıyla medyada büyük gürültü çıkartan ve bu süreçte aksine kârlarını artıran kriz lobisine, insanın şimdi şunu diyesi geliyor: "Ver şu kepçeyi, biraz da biz ölelim!"

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA