Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÜLEYMAN YAŞAR

Bazı bankacılar niye kızgın?

Ekonomi yönetiminin aldığı tedbirler bazı bankacıları fena halde kızdırdı. Ekonominin gereği olarak alınan tedbirler sonucunda kârları azalan bankacılar, bu kızgınlıklarının nedenini, şimdilerde müthiş bir manevrayla perdelemeye çalışıyorlar. Kârlarının azalmasını, "siyasi baskı var" havasına sokmaya ve kendilerince işi bir demokrasi sorunu haline getirmeye uğraşıyorlar. Bu doğrultuda haberler yabancı basında çıkmaya başladı bile.
Hafta sonunda The Wall Street Journal (WSJ), "Türkiye'de bankalarla Hükümet arasında siyasi gerginlik var" başlığıyla bir haber yayımladı. Söz konusu haberde, Türkiye'de bir banka genel müdürünün ağzından şu cümleye yer verildi: "Zannedersem bazı gazetecilerin polis tarafından götürüldüğü gibi bizi de polis gelip götürecek."
WSJ gazetesinde, Türkiye'de bankalarla ekonomi yönetimi arasında yaşanan "borçlanmayı azaltın" tartışmasına geniş bir yer vermesi gerçekten anlamlı. Bir ülkenin ekonomi yönetiminin, cari açığının büyümesini önleme amacıyla, üstelik de G-20 kararları doğrultusunda aldığı tedbirleri, yabancı bir gazete niye bu kadar önemsiyor acaba?
Önemsiyor çünkü, Türkiye'deki bankaların kısa vadeli dış borcu 2010'un ilk üç ayında 26.6 milyar dolar tutarken 2010'un son üç ayında 47.7 milyar dolara yükselmiş. Anlayacağınız bizim bankaların kısa vadeli dış borcu son bir yılda yüzde 79 çoğalmış.
Peki bu borçlanma normal mi? Değil. Çünkü bankalar yurtdışından aşırı miktarlarda buldukları düşük faizli kredileri getirip Türkiye'de vatandaşa yüksek faizle satıyorlar. Böylece çok iyi paralar kazanıyorlar. Ama ortaya riskli bir sorun çıkıyor. Türkiye'de toplanan mevduatın karşılığında kredi verme yerine, yurtdışından kısa vadeli borç kullanarak kredi kullandırma yöntemi, ekonominin cari açığını hızla yükseltiyor.
Hemen aklınıza, "Peki yüksek faiz düşük kur politikası bu mekanizmayı tetiklemedi mi?" sorusu gelebilir. Evet doğru, Merkez Bankası'nın uzun dönem inatla izlediği yüksek faizdüşük kur politikası, bu ülkeye sıcak para girişini hızlandırarak kaynak dağılımını bozdu ve cari açığı yükseltti.
Ama geçen yıl Güney Kore'de yapılan G-
20 toplantısında Amerikan Hazine Bakanı Timothy Geithner, cari açığı ve fazlası, milli gelire oranı yüzde 4'ü geçen ülkeleri uyardı ve yaptırım getireceklerini belirtti. Bu söylem, G-20 toplantısı sonunda ilan edilen Seul Konsensüsü'ne de girdi. Dolayısıyla bizim Merkez, Kasım 2010'dan başlayarak, yıllardır izlediği yanlış para politikasını değiştirmeye başladı. Ve cari açığı azaltmak için mevduat munzam karşılıklarını çoğaltan ve böylece sıcak para girişini azaltıp, kredi arzını daraltan tedbirleri uygulamaya koydu.
WSJ'nin konuyu tam sayfa haber yapmasına geri dönersek... Burada karşımıza iki konu çıkıyor. Bir yanda WSJ, Türkiye'ye yüksek faizle borç verenlere, "bundan böyle durum eskisi gibi gitmeyecek" haberini veriyor. Gazete diğer yanda da, Ergenekon soruşturmasının işadamı ve bankacı kesimine de sıçrayabileceğini ve bu nedenle bankaların rahatsız olduğunu bildiriyor.
Bu uyarının peşinden de doğal olarak zihinlerde şu soru uyanıyor. Acaba bazı işadamları ve bazı bankaların Ergenekon örgütüyle bir alakası mı var? Bunu biz bilemeyiz ama dünyadaki bütün derin devlet örgütlenmelerinde görüldüğü gibi bizim Ergenekon'un da bir işadamları ayağının olduğu ileri sürülüyor.
Kârları azaldığı için çok kızan bankaları tekrar ele alalım... Bankacılar, son tedbirlerden ötürü ekonomi yönetimini eleştirmekte haklı değiller. Kararlar, sadece Türkiye ekonomisinin kredibilitesi bakımından değil, kendi bankalarının kredibilitesi açısından da çok gerekli ve faydalı.
Geçmiş yıllarda yüzde 17 faizle aldıkları Hazine bonolarını, müşteriye yüzde 12 faizle satarken, birkaç dakikada milyarlarca lirayı ceplerine indirdiklerinde, "böyle kârlı iş mi olur?" diye bir durup düşünselerdi ve seslerini çıkarsalardı, bugünkü sorunları yaşamaz ve ekonomi yönetimine itirazlarında haklı olabilirlerdi.Ama şimdi haklı değiller, tedbirlerle iyileştirilmeye muhtaçlar.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA