Çevrenize baktığınız zaman sabah işe giden birçok mutsuz yüzle karşılaşırsınız... Yolda ilerlerken ayakları sanki geri geri gider... Ya da masa başında 'harıl harıl' çalışıyor gibi görünüp de aslında istifa mektubunu defalarca yazıp silen kişiler vardır... Herkesin iş yaşamında böyle insanlar görmüşlüğü olmuştur... Ancak ekonomik sorunlar, bakımı gereken bir aile ya da gelecek kaygısı bu mutsuz iş hayatını sonlandırmamak için birçok nedenden sadece birkaçı... Bu durum insanın hayatını cehenneme çevirir, dolayısıyla yaptığınız işten verim almak da imkansızdır... Zincirleme bir şekilde kendinize, işinize, patronunuza, kurumunuza, ailenize hatta milli servete bile zarar vermiş olursunuz... Bu durumu yaşayan birçok insan hala umutsuzken gençleri belki de bu mutsuz kısır döngüden kurtarmaya çalışan kişiler var. Bunlardan biri Antalya Devlet Tiyatrosu (ADT) oyuncusu Çiğdem Bulut ile Barış Fındık... Replik Sanat Merkezi'ni alan bu iki ortak, gençleri sanatın içine katarak gerçekten ne istediklerini bulmalarına yardımcı oluyor. Tiyatro, diksiyon, bale ve müzik eğitimi alan çocukların ve insanların yaşantılarında büyük değişiklikler oluyor. Ve ileride ne istediklerini, aslında gerçekten nerede olmak istediklerini bilen, işinde mutlu, sanatla iç içe gençler yetişiyor. Çiğdem Bulut ile merkezde sohbet ettik. Çiğdem ile çocukluktan kurduğu ve gerçekleştirdiği hayallerini, gerçekleştireceklerini, Antalya'daki gençler ve büyükler için neler yaptıklarını, yapacaklarını, sanatın insanlara katkılarını konuştuk. Tek derdi işinde gücünde mutlu insanların olması ve iletişim sorunlarının ortadan kalkması...
EĞİTİMİNİ YARIM BIRAKTI
Aslen Malatyalı olan Çiğdem Bulut, lise eğitiminden sonra üniversite seçimini yapmak istemiş. Çocuk yaştan tiyatroya merak sarmış ama bunu meslek edinmeyi pek düşünmemiş. Antalya Devlet Tiyatrosu oyunlarını hiç kaçırmayan Bulut, daha lise öğrencisiyken Antalya Büşükşehir Belediyesi'nin düzenlediği Liseler Arası Tiyatro Şenliği'nde 'TÖRE' adlı oyunda, oyuncu ödülünü almış. Ancak, yüksek öğrenim tercihini Kamu Yönetimi Bölümü yönünde kullanmış. Bu sırada Antalya Devlet Tiyatrosu Müdürü Selim Gürata ile karşılaşmış. Çiğdem Bulut kader çizgisine kendisi yön vermiş ve büyük bir kararlılıkla eğitimini bırakıp, konservatuvar sınavları için hazırlanmış: "Ailem çok şaşırdı ama beni desteklediler. Sevgili Hocam Selim Gürata elimden tuttu. Ben bu sırada ADT oyunlarını yakından takip ediyordum, figüranlık yaptım, konservatuvar için canla başla çalıştım." Süleyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Oyunculuk Anasanat Dalı'nı kazanan Bulut, bu sırada yine ADT'nin oyunlarında rol almış: "Mezun olunca da sözleşmeli oyuncu olarak görevime devam ettim. Antalya'da çok sayıda oyunda rol aldım. Her oyunda farklı bir kişiyi yaşamak beni çok mutlu ediyor. Sahneye çıktığım zaman 'Doğru yerdeyim' diyebilmek çok güzel. Bu duyguyu keşke herkes yaşasa."
ANLATIM İLETİŞİM SANAT OKULU..
Replik, 1997 yılında kurulan bir okul aslında. Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı okulda, Devlet Tiyatrosu sanatçıları, Devlet Opera ve Balesi sanatçıları, Devlet Senfoni Orkestrası sanatçıları ve TRT kökenli spikerler tarafından eğitim veriliyor. Çiğdem Bulut arkadaşı Barış Fındık'ın, "Replik'i devralalım mı? Biz bu işi yaparız" sorusuna çok şaşırmış, ailesinin de desteğiyle bu eğitim kurumuna tekrar can vermek için çalışmalara başlamış: "15 Mayıs 2012'de Replik Sanat Merkezi'ne arkadaşım Barış ile ortak olduk. Piyano, dans, bale, drama,diksiyon, oyunculuk yetişkinler için oyunculuk, konservatuvara hazırlık var. Bizim için hepsi çok önemli ama diksiyona da çok önem veriyoruz."
DRAMA YANLIŞ BİLİNİYOR
Eğitimler genellikle drama yöntemiyle veriliyor. Hatta bu yöntem sayesinde 3,5 yaşındaki bir çocuk piyano çalmaya başlamış: "6-18 yaşa kadar drama var. Ama istisna bir kızımız var. İnci, henüz 3,5 yaşında. Bale için geldi, baleyi sevemedi. Piyanoyu gördü ve 'dındın yapacağım' dedi. Solfej yapıyor, drama yöntemiyle anlatıyoruz eğitimi. Notayı gördüğü zaman solfej okuyor. Onun okumasını görmek benim için büyük bir mutluluk. Drama deyince insanların aklına ağlama, tiyatro geliyor ama aslında alakası yok. Dramanın yelpazesi çok geniş. Çocuklar, gençler haziran ayında yeteneklerini sergileme fırsatı buluyor. 500-600 kişinin önünde bir eser çalıyor, oynuyor ya da dans ediyor. Daha dik yürümeye başlıyor."