Karaciğerin kendi hücresinden kaynaklanan kötü huylu (habis) tümörlere "birincil karaciğer kanseri" adı verilir. Karaciğerin kendi hücrelerinden çıkanlarına ise "karaciğer hücreli karsinom" denir. Karaciğer kanseri dünyadaki tüm kanserlerin yüzde 4-5'ini oluşturmaktadır ve en ölümcül kanser türleri arasında yer almaktadır. Her yıl 1 milyondan fazla kişi karaciğer kanserine yakalanmaktadır. Memorial Şişli Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Koray Acarlı, karaciğer kanseri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi. Acarlı, karaciğer kanserinde tümörün alınmasının ancak ilk evrede mümkün olduğunu belirten Acarlı, ilerlemiş devrede kesin çözümün karaciğer nakli olduğunu açıkladı.
RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?
Karaciğer kanseriyle ilgili risk faktörleri ile ilgili bilgi veren Prof. Dr. Acarlı, "Bunlar Hepatit B,C ve D virüsü enfeksiyonları, besinlerle alınabilen aflatoksin maddesi, sirozlar, genetik, doğumsal ve metabolik hastalıklar, demir iyonu birikmesi ile görülen hastalık Hemakromatozis, bakır iyonu birikmesi ile görülen Wilson, Glikojen depo hastalığı ve kimyasallara maruz kalmak olarak sayılabilir. Bu faktörlerden birkaçının da bir araya gelmesi ile karaciğer kanseri gelişebilir" dedi. Hepatit B ve C hastalarının karaciğer kanserine eğilimli olduğunu hatırlatan Acarlı, "Karaciğer kanseri yüzde 85-90 oranında sirozla birlikte görülmektedir. Hepatit B-C veya kronik karaciğer hastaları, karaciğerlerinde kanseri gelişim riski nedeni ile düzenli takip edilmelidir. Bu hastalıkları taşıyan kişilerin uzun vadede siroza yakalanma riskleri vardır ve bu dönemde kanser görülme olasılığı fazladır. Hastalar genellikle doktorları tarafından fonksiyonları açısından takip edilir ve sadece karaciğerin iyi çalışıp çalışmamasına bakılır. 10 senedir takip edilen 1 hastanın karaciğerinde 10 cm'lik bir tümör görülebilir. Oysaki daha hastada tümör görülmeden ya da oluşumun en ufak hali ile tedavi gerçekleştirilmelidir. Bu konuda hastalarımızın da bilinçli olmaları gerekmektedir" diye konuştu.
BULGULARI NELERDİR?
Karaciğer kanserinin çok özgün erken bir bulgusu olmadığını belirten Prof. Dr. Acarlı, "O nedenle tanı konduğunda kanser genellikle büyük boyutlara erişmiş olur. Sıklıkla, kilo kaybı, iştahsızlık, halsizlik, çabuk yorulma, sarılık, karında sıvı toplanması gibi bulgular görülür. Kanserin zemininde genellikle kronik bir karaciğer rahatsızlığı bulunduğundan ve bu hastalıklar da genellikle benzer bulgular verdiğinden durum karışabilir. Bu hastaların en büyük sorunu, kontrolleri sırasında karaciğerin iyi çalışıp çalışmadığına bakılması ama karaciğerde kanser gelişim riskinin akla gelmemesidir" dedi.
NASIL SAPTANIR?
Kişinin karaciğerinde hastalık varsa; belirli aralıklarla kanda, bir tümör belirteci olan "alfa feto protein" tayini yapılabileceğine vurgu yapan Acarlı, "Ancak kanser olduğu bilinenlerde bile normal çıkabildiği unutulmamalıdır. Özellikle risk altındaki hastalar en ucuz ve kolay uygulanabilen yöntem olan ultrasonografi ile takibe alınmalıdır. Bilgisayarlı tomografi, MR, anjiografi başvurulacak diğer yöntemlerdir. Bazen tanıyı kuvvetlendirmek için bu yöntemlerden birkaçı bir arada kullanılabilir. Tanıda ortada kalınan nadir vakalarda iğne biyopsisi yapılabilir" dedi.
HASTALIĞIN TEDAVİSİ
Karaciğer tümörünün tek tedavisinin, erken dönemde tümörün etrafındaki sağlıklı doku ile çıkarılması şeklinde olduğunu belirten Prof. Dr. Acarlı, "Ancak bu hastaların zaten karaciğeri iyi çalışmadığından kalan karaciğer hasta için yeterli olmayacaktır. Bu uygulama ancak hastalık erken dönemde yakalandığı takdirde yapılabilir. Ayrıca Hepatit B- C ya da siroz ile sonlanan karaciğer hastalıkları karaciğerin belirli bir bölümünü değil, tamamını ilgilendirir. Hastalık ile karaciğer ilişkisi nedeni ile karaciğerde tümör oluşuyorsa bir yerlerde farklı bir tümör görülme ihtimali de vardır. Bu nedenle eğer bir kişi kronik karaciğer hastası ise ve karaciğerinde kanser çıktıysa nakil işlemi öne alınmaktadır. Hastanın karaciğeri tümör geliştirmeyecek bir karaciğer ile değiştirilmektedir" dedi.