Bakmayın siz gazetecilerin serzenişlerine... Öyle gazetecilerin yakındıkları gibi zor bir iş değildir gazetecilik... Hele Antalya'da, dikensiz gül bahçesindedir gazeteciler... Başka şehirlerde de yaptım ben bu işi, aradaki farkı iyi bilirim... Antalya'da çalışmak bir gazeteci için bulunmaz nimettir... Her yerde öyle mi ya?..
Başka şehirlerde bürokrat kesimin 'hiyerarşi takıntısı' vardır... Gazeteyi açtıklarında kendi haberlerini en tepede görmek ister, kent protokolünde kendisinden aşağıda olan biri 'ağzıyla kuş tutsa' gazetenin birinci sayfasında bir santim üste konmamalıdır...
Antalya'da ise bu tuhaflık yaşanmaz, herkesin gazetecinin haber değerlendirmesine saygısı vardır...
Başka şehirlerde reklam verenler, kendilerini gazetenin sahibi sanır... 850 defa haberini yapsan, 'Vay benim 851'inci haberim girmedi' diye reklamı kesmekle tehdit eder, adamı canından bezdirir...
Antalya'da ise herkes reklamın ayrı, haberin ayrı şeyler olduğunu bilir...
Başka şehirlerde gazeteciler en çok kendi meslektaşlarından darbe yer... Oralarda tehditle, şantajla, uyduruk tiraj rakamlarıyla haber kaynaklarını canından bezdiren gazetecilerin çokluğu, dürüst gazetecileri yaralar...
Antalya'da ise böyle bir iğrençliğin yaşandığı görülmemiştir...
Başka şehirlerde gazetecilerin ispiyoncuları, iftiracıları çok olur... Oralarda işini iyi yapmaya çalışan bir gazeteciysen habire merkeze şikayet edilir, gerçekle hiçbir alakası olmayan abukluklarla uğraşmaktan moralini, heyecanını, azmini kaybedersin...
Antalya'da ise ne iftirayı bilir kimse, he karalamayı...
Başka şehirlerde gazeteci kimseyle ne arkadaş olabilir, ne dost... Oralarda birinin arkadaşı isen damgalanırsın. Ya 'adamısındır', ya 'menfaat ortağı', ya da 'partilisi'...
Antalya'da ise herkes gazetecinin normal insan olduğunu, her insan gibi arkadaşları, sevdikleri, sevmedikleri olabileceğini bilir...
Başka şehirlerde gazetecinin hatasını kollayan çoktur... Binlerce gün, onbinlerce sayfada, yüzbinlerce haberi hatasız yaparsın, bir kere bir hatan olduğunda tefe koyarlar adamı...
Antalya'da ise hoşgörü sınırsızdır... Neyse anladınız siz onu... Sabah Akdeniz 10. yılında... Niye bu kadar başarılı, niye bu kadar seviliyor, niye hep öncü oluyor biliyor musunuz?.. Ben gazete hazırlayacaksam şöyle yaparım... Mevlüt Yeni ve Şaban Arslan dışında bir tek okuyucuları dinlerim... 'Okuyucuyum' deyip eleştiren ne söylese kabulümdür, küfür etse gıkım çıkmaz... Ama gerisi... Bir kulağımdan girer, diğerinden çıkar... Vız gelir tırıs gider... Bu gazetenin tek sahibi okuyucularıdır, gerisi hikaye...