Yaza, sıcaklara, büyük şehirlerin boşalmasına rağmen sinema dur durak bilmiyor.
Her hafta gösterime
altı yedi yeni film giriyor. Hem de çoğu iyi filmler… Hatta listede neredeyse bir başyapıtımız bile var:
"Before Midnight/ Geceyarısından Önce". Yönetmenliğini
Richard Linklater'ın üstlendiği filmde başrolleri
Ethan Hawke ve
Julie Delpy paylaşıyorlar.
ABD'li yakışıklı Jesse ile Fransız güzeli Celine'in,
beraberliklerinin dokuzuncu yılında iki çocuklu bir çift olarak Yunan adalarında yaptıkları tatilde geçmişlerini/
ilişkilerini masaya yatırmalarını anlatan
"Geceyarısından Önce" sinemaseverlerin aşina olduğu ve beyazperdede
evveliyatı olan bir hikaye… Evet, aşk aslında
1995 yılında
, ilk film "Gün Doğmadan" ile başlıyor. Yönetmen, oyuncular tamamen aynı.
Çiftimizin
yolları gençlik yıllarında Viyana'da kesişiyor, sabaha kadar sohbet ediyorlar fakat bu güzel gecenin sonunda ikisi de kendi hayatlarına,
farklı yönlere doğru ayrılıyorlar.
Çiftimiz
2004 yılında
"Gün Batmadan" filmiyle, artık ünlü bir yazar olan Jesse'in imza günü için geldiği
Paris'te yeniden karşılaşıyorlar. Artık birer
yetişkin olarak yaşamları bir düzene oturmuş, hatta adam evlenip barklanmış… Yine saatlerce sohbet ediyor, aralarındaki o çok özel/ sihirli bağı
yeniden hatırlıyor ve fakat bu kez artık bir kez daha kaybedemeyeceklerini anlıyorlar. Jesse tüm hayatını geride, ABD'de bırakıp Paris'te Celine ile kalıyor ve
perde kapanıyor… İşte onları Paris'te baş başa bırakışımızın üzerinden dokuz yıl geçtikten sonra, 2013 yılında
"Geceyarısından Önce" filminde çoluk çocuğa karışmış olarak bir Yunan adasında
tatil yaparken buluyoruz. Bu kez gerçek bir
ilişkinin, gündelik yaşamın ve ebeveyn olmanın getirdiği sorumluluklar ve güçlükler de o masum ve büyük aşka eklenmiş olarak!
Kesinlikle eşsiz bir seri bu…
Bir ilişkinin evrimini gerçek zaman paralelinde, aynı oyuncularla, gerçekçi bir yaklaşım ama olağanüstü mizahi bir dille ve şahane senaryoyla beyazperdede buluyoruz!
İlk iki filmi izlememiş olsanız da, girizgahtaki bilgilendirmeyle
"Geceyarısından Önce"yi rahatlıkla anlayıp izleyebilirsiniz ama benim tavsiyem
seriyi tamamlamanız.
Üç filmde de korkunç bir zekayla, şiir gibi akan diyaloglara,
kadın erkek ilişkileri ve aşk üzerine yapılmış müthiş keyifli tahlillere doyamayacaksınız.
Bir yaşam serüveni, bir sinema efsanesi!