Yazıların başlıklarından, hep 'özel' bir mana çıkaranlar olur. Ben peşin söyleyeyim, burada söz konusu olan Antalya'nın efsane siyasisi Deniz Baykal değildir. 630 kilometre kıyı şeridine sahip olan Akdeniz'dir.
Antalya Deniz Ticaret Odası Başkanı İnanç Kendiroğlu ile geçen hafta yapmış olduğumuz TV söyleşisinden sonra anladım ki Antalya denize küskün. Nedenlerini yaptığımız söyleşiden çıkarttığım sonuçlarla sizlerle paylaşacağım.
Deniz Turizmi başlığı altında konuşulduğunda aslında çok genel anlamlar içinde boğuluyoruz. Yat turizmi, deniz sporları, sualtı dalışı, kurvaziyer turizmi olarak tek, tek ele alındığında daha iyi analizler yapıldığı kuşkusuz.
Kurvaziyer turizmi, bizim kuşağa Yunanistan turizminin başarısını hatırlatır.
Kenedy'nin eşi Jacyqueline ile evlenme cesaretini gösteren ve dünyaya Yunanistan'ın en büyük ve uzun 1968-75 yılları arası reklamını yapan armatör Aristotle Onasis bir denizcilik fenomenidir. Türkiye o yıllarda denizciliğini ileriye değil, geriye götürmüştür.
Devletçi bir anlayışla kendi limanları arası yolcu taşımacılığına, ancak İtalyaİstanbul-
İzmir hattını katabilmiştir. Oysa bu dönemde, dünya kurvaziyer turizminin stratejisini bizsiz çizmiş ve Kuşadası limanına Efes ve Meryem Ana Kilisesi'ni ziyarete gelen kurvaziyer yolcularının büyük çoğunluğu, bu limanı Yunan adasından biri zannetmişlerdir.
Çünkü öyle tanıtılmıştır.
Türkiye'ye gelen kurvaziyer yolcularının hiç birine anket çalışması yapılmamaktadır.
Neden şikayetçi oldukları da bilinmemektedir.
Antalya limanında da uygulanmamaktadır.
Sadece gemi acentelerinin (operatörlerinin) çalışmaları vardır. Bu büyük eksiklik, otokontrol sistemini de engellemektedir.
En basiti, ziyaretçi beklentileri sorgulanamadığı gibi iyileştirme çalışmaları, yeni liman gereksinimi gizlenmektedir. İlk aklıma gelen bir soruyu Sayın Kendiroğluna sordum; "Engelli kurvaziyer yolcusu için altyapı var mı?" ama cevap almadan diğer sorularım da vardı…
- Kent ile toplu taşıma bağlantımızın eksikliği sorun oluyor mu?
- ATM, Banka Şubesi, Eczane gibi ihtiyaçlara cevap verilebiliyor mu?
- Bisiklet, motor, otomobil kirala imkanları sunuluyor mu?
- Grupların dışında kente gitmeyi veya çevreyi gezmeyi isteyeceklere, kim ne sunuyor? Aldığım cevaplar, Antalya'nın kurvaziyer turizmde Türkiye'nin diğer limanlarından bile geri kaldığıdır. Antalya limanının zaten fiziki görünümündeki verdiği olumsuz imaj, altyapı eksikliği pekişmektedir.
İzmir'in yıllık 2 milyon yolcu kapasiteli liman planlaması yanında Antalya'nın 200 bin kişiye yeterli olur demesi "denize küstüğümüzü" hatta daha da ileri giderek söyleyeyim.
Deniz turizmini hiç anlamadığımızı gösterir.
Akdeniz'deki rakip ülkelerin limanlarının, kurvaziyer organizatörlerine nasıl pazarlama çalışmaları yaptığını, bu mücadelenin sadece 'pazar payını' kapmak değil yeni ortaklıklarla çözüldüğünü okuyoruz. Devletin havaalanlarına verdiği önemi limanlara da vermesinin zamanı gelmiştir. Denize küskün olan sadece Antalya değil aynı zamanda devlettir yani kamudur. Antalya'da bir deniz müzesinin de olmaması bunun kanıtı değil midir?