Sokakta, pazarda görmeyince varlıklarını unuttuğumuz engelliler, her zaman yaptıkları gibi kazandıkları başarılarıyla ortaya çıkıp kendilerini fark ettirdi.
MADDİ MANEVİ DESTEK OLDU
Beyaz Baston Görmeyenler Derneği'nin 4 genç üyesi, kendilerine 2008 yılından bu yana hem maddi, hem manevi destek veren Milli Eğitim Müdürü Osman Nuri Gülay'ı ziyaret etti. Kazandıkları başarılarını Gülay'a anlatıp, mutluluklarını paylaştı. Biz de bu hikayelerden bu sayede haberdar olabildik.
BİRLİKTE ÖĞRETECEKLER
Buluşmadan en göze çarpan hikaye, 25 yaşındaki Recep Gür'e ait. Öğretmen olmak isteyen Gür'e dershane bursu sağlayan Gülay, "Üniversiteyi bitirecek ve burada beraber çalışacağız" temennisinde bulunmuştu. Bu temenni gerçek oluyor. Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Görme Engelliler Sınıf Öğretmenliği bölümünü 3'üncü olarak bitiren Gür, KPSS'den 86 puan aldı ve 2 hafta sonraki atamaları bekliyor.
OKULA ALMAMIŞLARDI
Bir başka çarpıcı hikaye de Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Güzel Sanatlar Lisesi'nden bu yıl mezun olan 18 yaşındaki Zeynep Temirci'ye ait. Temirci bu okula başvurduğunda, daha önce engelli öğrencileri olmadığı gerekçesiyle reddedilmişti. Gülay'ın okul müdürünü arayıp Temirci'nin eğitim hakkını kullanmasını sağlamasıyla başlayan başarı hikayesi, Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Öğretmenliği Bölümü'nü kazanmasıyla şimdilik bitti.
ENGELLİ EĞİTİM NEFERİ
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği 2'inci sınıf öğrencisi Rukiye Köroğlu ise ilk dersini vereceği anı yaşamak için can atıyor. Lisede okurken öğretmenleri bile kendisine engel olmuş. Yılmamış, çalışmış. Belki de birkaç yıl sonra, kendisine engel olmaya çalışmış öğretmenleriyle meslektaş olarak aynı okulda eğitim neferi olacak.
MİLLİ YÜZÜCÜ OLDU
Fatma Nur Baki ise 50 ve 100 metre serbest yüzme kategorisinde iki ayrı Türkiye birinciliği kazanmasıyla, Türkiye Görme Engelliler Yüzme Milli Takımı'na çağrıldı. Kamp sürecinden sonra milli takım ile Dünya Şampiyonası Elemeleri için 2012 yılında Çek Cumhuriyeti ve 2013 yılında Brezilya'da gerçekleştirilen finallere katıldı.
RUKİYE KÖROĞLU
ÖĞRETMENİM ENGEL OLDU
Akraba evliliği yüzünden doğuştan görmeyen Rukiye Köroğlu'nun karşısına çıkan ilk engel, öğretmenleri olmuş. Yazı yazmayı çok seven Köroğlu, bir yarışmada okulunu temsil etmek isteyince edebiyat öğretmeni karşı çıkmış. Öğretmenin başaramayınca okulunun adını kötüye çıkartacağını söylediğini hiç unutamadığını söyleyen Köroğlu, "Yarışmaya katıldım ve birinci oldum. Bir anda onun öğrencisi oldum. Yani başarımın paydaşı oluverdi" diye bir anısını paylaştı. Köroğlu'nun belediyelerden bir ricası var. Şehirde görme engellilerin yardım almadan ulaşımlarını yapabilecekleri alt yapıyı istiyor. Yarım yamalak yapılan engelli yolları yüzünden arabalara bile çarptıklarını söyleyen Köroğlu, "Arabayı kullananlar 'kör müsün' diye bağırıyor. Evet körüm deyince şaşırıyorlar. Bu alt yapıyı yapacaklarsa tam yapsınlar" dedi.
FATMA NUR BAKİ
SONRADAN ENGELLİ OLDU
Halk arasında sarı nokta denilen hastalığa yakalanınca 3 ayda sağ gözü yüzde 2, sol gözü yüzde 5 gören Fatma Nur Baki, gözlerinin bozulduğunu kendisi de fark etmemiş. Derneğe üye olunca Akdeniz Üniversitesi'nin sağladığı imkanlarla yüzme kurslarına başlamış. Türkiye'yi temsil etmek için gittiği Çek Cumhuriyeti'ni, çok sessiz sakin ve düzenli diye sevmemiş. Yaklaşık üç ay önce yine milli yüzücü olarak gittiği Brezilya'yı ise çok sevmiş. Çünkü Çek Cumhuriyeti'ne göre daha hareketli bir yaşam bulmuş. Kulaklarıyla gördüğü için, bolca çalan korna sesleri gibi gürültülü Brezilya'yı Türkiye'ye benzeyen kargaşası yüzünden sevmiş.
ZEYNEP TEMİRCİ
ÖNCE BENİ İSTEMEDİLER
Akraba evliliği yüzünden kardeşi gibi doğuştan engelli Zeynep Temirci, öğretmen olunca engellilere karşı duyarlı bir toplum yaratmak için de çalışacağını söylüyor. Kendisini liseye almak istemeyen ve açıkça seçme sınavlarında birinci olsa bile bunu yapmayacağını ifade eden öğretmeniyle ilgili anısını anlatan Temirci, "Mülakata gittiğimizde babama; 'Biz okulumuzda engelli çocuk okutamayız, burada zengin çocuklar okuyor, onların psikolojisi bozulur' demişler" Geçen yıl sınıfta yaşanan bir hadiseyi de anlatan Temirci, "Beni okula almak istemeyen öğretmenim, '27 yıllık meslek hayatımda çalışkanlık ve terbiye açısından Zeynep gibi bir öğrenci görmedim' dedi. Benden sonra okula engelli çocuklar almaya başladılar" diyerek eğitiminde karşılaştığı en büyük engelleri sıraladı.
RECEP GÜR
NE ACIYIN, NE YÜCELTİN
Kendisiyle röportaja başladığımızda Recep Gür'ün ilk söylediği, "Bizi ne acındır, ne yücelt" oldu. Olanak verilmesiyle her başarının gelebileceğinin altını çizen Gür, hiç görme engellinin olmadığı Alanya'nın Karamanlı köyünden geliyor. Aniden çıkan göz tansiyonu nedeniyle 6'ıncı sınıf öğrencisiyken görme yetisini kaybetmiş ve okuldan 3 yıl uzakta kalmış. Bir nevi ev hapsi yaşamış. Ablasının arkadaşı aracılığıyla haberdar olduğu derneğe gidince, kendisi gibi görme engellilerin okuduğu Sefa Akın İlköğretim Okulu'na yönlendirilmiş. Köy halkının, okumasının zaman kaybı olduğunu ifade ederek bir nevi manevi engel oluşturmasına aldırmamış. Ailesi komşularına, oğullarına bakamadıkları için devletin yatılı yurduna verdiklerini söyleyerek durumu geçiştirmiş. Hala ailesinin okumasına izin vermesine şaşıyor. Ama köy halkı, öğretmenlik mesleğini yapabiliyor olma başarısını Gür'ün azmiyle ilgisi olduğuna inanmıyormuş.
DERNEK BAŞKANI HASAN KIRICI
GÜLAY GİBİSİ YOK
Osman Nuri Gülay'ın ilgisinden sonra başta eğitim camiasında olmak üzere insanların engellilere karşı davranışının zamanla değişmeye başladığını anlatan Dernek Başkanı Hasan Kırıcı ise, "Her yerde milli eğitim müdürlüğü var, ama her yerde milli eğitim müdürü yok maalesef. Gülay müdürümüz kadar bize bu kadar katkı koyan olmadı. Hem çalışıp hem üniversite okuyan 67 üyemizde Gülay müdürümüzün katkısı var" diye Gülay'a olan teşekkürünü ifade etti.