Eski'den Antalya'da bakkallarda salça ve turşu satılmazdı. Çünkü ev hanımları bu ihtiyaçlarını yıllık olarak kendileri hazırlardı. Sonbahara doğru domates ve salçalık biber iyice ucuzlar. Kilolarca alınır, gerekli işlemlerden geçirildikten sonra bahçelerde tepsiler içinde güneşte kurumaya bırakılırdı. Bundan başka yazın salatalık, biber, yeşil domates, lahana, patlıcan turşusu yapılırdı. İri doğranmış lahanalar arasına bazen turp, nohut, şalgam, havuç, kırmızı bir renk versin diye mor lahana yaprağı, koku versin diye kereviz sapı konur, üstü kereviz yapraklarıyla örtülürdü. Üzerine ağırlık için yassı ve yuvarlak bir taş konur, böylece bütün sebzenin asitli ve tuzlu suyun içinde kalması sağlanırdı.
REÇEL MEVSİMİ
Yazın bu işler daha sona ermeden vişne ve kayısı reçeli mevsimi gelirdi. Antalya'da dut kurusu, erik kurusu, kuru üzüm, kuru incir, kuru kayısı pazardan satın alınır, bunlardan komposto, hoşaf ve pestil yapılırdı. Evlerin mutfakları bu anlatılan yiyecekleri hazırlamak için çok büyüktü. Görüldüğü gibi eskiden Antalyalı ev hanımlarının işleri çoktu. Susam evde dövülüp, ezilip tahine çevrilir; bulgur, tarhana evde hazırlanır; turşu evde kurulur; pestil, pekmez, reçel evde yapılırdı. Bazen de peynir mayası ile evde peynir yapılırdı. Süt kesilip peynirin suyu ile peynir ayrıştıktan sonra taze peynir, sadece yemek yaparken kullanılmak üzere mutfakta bulundurulan tülbentlere sarılıp asılır, suyu süzülürdü. Evlerde yapılan taze peynir genellikle tuzsuz olur, çabuk tüketilmesi gerekirdi. Kilolarca sütten azıcık peynir elde edildiği için hesaplı da sayılmazdı. Ama becerisini komşularına göstermek isteyen kadınlar, bunu ara sıra yaparlardı. Sucuk, mahalle bakkallarında satılırdı. Ancak kurban bayramlarında evdeki kurban eti fazlaysa, sucuk yapması için kasaba götürülürdü. Kasaplar, küçük bir ücret karşılığında hazırladıkları sucukları dükkânların içine, kapı önlerine asıp kurumaya bırakırlardı.
KIŞLIK YİYECEKLER
Eskiden
her istenilen yiyecek ancak mevsiminde bulunduğu için Antalyalı ev hanımları öncellikle kış yiyeceklerini kışa girmeden hazırlardı. Kış hazırlıkları için nişasta, bulgur, salça, karabiber gibi yiyecekler komşularla beraber yapılır, sokaklara hasırlar tek tek serilir, üstüne temiz çarşaf konulurdu. Üzerinde hazırlanan yiyecekler kurutulmak üzere sıralanırdı. Biber dövme günü, salça ezme günü, narenciye sıkma günleri olur, her şey bir program dahilinde ortaklaşa yapılırdı. O günlerde kalaylı leğenler, siyah kazanlar ihtiyaca göre evden eve dolaşırdı. Yaz aylarında domates salçasından başka bulgur, tarhana, nişasta, limon ve turunçtan yapılan ekşi hazırlanırdı. Oyulmuş ya da kızartma için dilim dilim kesilmiş patlıcan, dilim dilim kesilmiş kabak, meyveler, Antalya'da çokça kayısı üretildiğinden bunlar kurutulur veya zerdali çekirdeği içi ile zerdali pidesi hazırlanırdı. Kışlık tereyağı, beyaz peynir, zeytinyağı, susam yağı, tuz, tahin, bal ve pekmez tedarik edilirdi. Yine kuruyemiş olarak ceviz, badem, çekirdek, leblebi de stok edilirdi. Kışın dayanması için kömür tozunda veya talaş içinde portakal ve limon da saklanırdı. Sonbaharda mangallar için kışlık odun ve kömür satın alınırdı.
UNUTTUM KESESİ
Antalyalı ev hanımları ani bastıran misafirlere karşı devamlı hazırlıklı olurlardı. Bunun için her evde, evin hanımının dışında kimsenin nerede saklı olduğunu bilmediği keten bezinden yapılma "unuttum keseleri" vardı. Bu keselerin içinde, ani gereksimi karşılayabilecek kadar, kuru yiyecek, kahve, çay, şeker bulunurdu.