Şiddetli ağrı ile belirti veren böbrek taşları, artık vücutta herhangi bir ameliyat izi bırakmadan tedavi edilebiliyor. Böbrek taşı hastalıkları cerrahisinde geliştirilen 'Fleksibl Üreterorenoskopi' yöntemi sayesinde, hastanın vücut bütünlüğü bozulmadan 3 santimetreye kadar tüm taşların cerrahisinde rahatlıkla uygulanabiliyor. Memorial Antalya Hastanesi Üroloji Bölümü'nden Doç. Dr. Mutlu Ateş, böbrek taşlarında vücutta hiç kesi yapılmasına gerek bırakmayan, 'vücudun doğal açıklığını' kullanarak uygulanan yöntem hakkında bilgi verdi.
AĞRI VE BULANTI
Taş hastalığında ağrının genellikle boşluk olarak adlandırılan bölge olan kaburgaların altından başlayıp, sırta ve bazen kasıklara vuran bir şiddette kendini gösterdiğini belirten Doç.Dr. Mutlu Ateş, "Ağrı ile birlikte çoğunlukla bulantı ve bazen de kusma görülmektedir. Bazı hastalarda idrardan kan da gelebilir. İdrar yaparken yanma, sızlama, sık idrara çıkma, gece idrara çıkmak için uyanma, acil idrara çıkma, tuvalete gidince az idrar yapma ya da hiç idrar yapamama gibi idrar yolu şikayetleri olabilir" dedi.
KALINTI BIRAKILMAMALI
Böbrek taşının hastaya zarar vermeden basit bir yöntemle ve geride taş bırakılmadan alınmasının, ağrı ve diğer idrar şikayetlerinden kurtulmanın yanı sıra, iki nedenden dolayı önem taşıdığına vurgu yapan Ateş, "Öncelikle taşın alınması, kronik taş hastalığı olduğu düşünülen hastalarda bir an önce metabolik değerlendirmeye başlanarak taş oluşumunun nedeninin belirlenmesi bakımından önemlidir. Böylece nedene yönelik diyet uygulamaları ya da ilaç tedavilerine başlanabilir. Geride taş bırakmadan tüm taşların bu cerrahi yöntem ile alınmasının diğer önemi ise geride kalan ufak da olsa bir taş, zaten taş hastalığı için metabolik olarak risk altında olan hastada, bu taşın büyümesi, yeni kristallerin çökmesi ve yeniden taş oluşumuna yol açmasıdır" diye konuştu.
EN UYGUN YÖNTEM
Alınması önemli olan taşlar 1.5-2 santimden küçük ise mevcut tedavi yöntemlerinden ESWL (dışarıdan ses dalgaları ile taş kırma) tedavisi ile her zaman başarılı sonuç alınamayabileceğini açıklayan Ateş, "ESWL tedavi süreci uzun ve ağrılı olması gibi bazı dezavantajlara sahiptir. PNL (ciltten girilerek kapalı yöntemle taş alma) tedavisi ise gereğinden fazla girişimsel bir tedavi olduğu için tercih edilmemektedir. Böbrek taşı hastalıklarının cerrahi tedavi yöntemlerinden biri olan 'Fleksibl Üreterorenoskopi' yöntemi ise günümüzde ESWL tedavisinin yetersiz, uzun süreçli ve ağrılı; PNL tedavisinin de hastaya ve böbreğe zarar vereceğinin düşünüldüğü durumlarda uygulanmaktadır" diye konuştu.
GİRİŞİMSEL YÖNTEM
'Fleksibl Üreterorenoskopi' yönteminde, ucunda dijital mikro kamera olan özel bir alet ile vücutta hiçbir kesi yapılmadan genel anestezi altında hastaların idrar deliğinden girildiğini belirten Doç. Dr. Mutlu- Ateş, "Vücudun normal anatomik yapısı içerisinde kıvrılarak ilerlenmekte böbreğin içine kadar ulaşılmaktadır. Taşlar kamerada gözle görülüp yine bu aletin içinden uzatılan ince lazer propları ile lazer teknolojisi kullanılarak kırılmakta ve yok edilmektedir. Bu sayede vücutta hiçbir kesi yapmadan yani vücut bütünlüğünü bozulmadan böbrek taşları kırılarak tedavi edilebilmektedir" dedi.
BİR GÜNDE TABURCU
Taburcu süreciyle ilgili bilgi de veren Doç. Dr. Mutlu Ateş, "Doğal açıklık kullanılarak yapılan işlem sonrası hastalar 1 gün hastanede yatmakta, sonrasında ise 1-2 günlük ev istirahati ile normal yaşantısına geri dönebilmektedir. Bazen haftalar alan ağrılı bir süreç olan ESWL veya 1.5-2 santimden küçük taşlar için
fazla tedavi olan PNL yerine uygulanan 'Fleksibl Üreterorenoskopi' yöntemi son yıllarda dünyada ve Türkiye'de ilk tercih edilen cerrahi yöntem olarak yerini almıştır" dedi.