Acılarla dolu bir sezonu geride bıraktık. Yanlışların doğrulardan çok daha fazla olduğu bir sezon sessiz bitti.
6 yıl aradan sonra alınan seyircisiz oynama cezası ve tribünlerde sadece 50 civarında, çoğu çocuklardan oluşan Antalyaspor gönüllüsü.
Küme düşmek kadar, düştüğü belli olduktan sonra sahaya çıkan kadro da rahatsız edici. Uğur'un, Köksal'ın Vederson'un hala bu takım içinde yer alıyor olmasını doğru bulmuyorum.
İlkay, Ramazan ve Seddar'ın da yedekte olması da aynı derecede rahatsız edici.
Fuat Çapa'nın takım düşmesine rağmen valizini toplayıp gitmemesini takdir etsem de bu kadro anlayışını yakıştıramadım.
İlk 10 dakikada 3 net fırsatta Karadeniz ekibine dur diyen Ozan'ın kendine olan güveni kaç puanla ölçülebilir ki? İşte söylediğimiz bu. İlkay, Ramazan, Seddar'ın kenarda oturmasına itirazımız bundan.
Murat Duruer'in bugün A Milli takım kadrosuna alınamaması bu saçma sapan anlayışın eseridir.
A Milli takımda oynadıktan sonra geri dönünce futbolcuyu yedek yazarsanız, 'gurur kaybı' yaşarsınız.
Bu takım dün Köksal'ın 5, Uğur'un 5 golüyle 10-0 yense ne olur, gençler oynasa 10-0 yenilse ne olur. 'Trabzonspor'un ve diğer takımların da Avrupa Ligi iddiası var, ciddiye almak zorundayız' savunması safsatadan öteye gitmez.İşte dünkü takımı gördük. İlk 13 dakikada 4 net pozisyon verdi rakibine. Daha ilk yarı oynanırken bilmiyorum kaç kez 'Bitse de gitsek' dedik. Futbolcular da aynı havadaydı.
Gecenin en güzel görüntüsü Olcan'ın 51'inci dakikada attığı süper goldü. Bu vuruş, Ozan'ın şanssızlığı oldu. Kim olsa çıkaramazdı.
Koca bir sezonun özeti gibiydi maç.
Rakip oynadı, biz izledik. 17 maçta 2 kez taraftarına galibiyet sevinci yaşatan, 15'inde rakiplerini güldüren bir takımı umarım Antalya futbolseveri bir daha izlemez. Biz artık dünü bırakıp bugüne, yarına bakalım. Bugün Gençlik ve Spor Bayramı.
Bayramımız kutlu olsun.
Yarına Allah kerim.