SABAH Gazetesi bir süre önce Mevlana'nın 'Her sözü bir inci tanesi' misali olan duygu ve düşüncelerinin yer aldığı 3 ciltlik Mesnevi'sini verdi.
Akşamları zaman zaman fırsat buldukça okuyor bölüm bölüm de bunları sosyal medyada paylaşıyorum.
Hatta bunları gün içerisinde yaşanan gelişmelerle bile ilişkilendirdiğim oluyor.
Dünkü yazımda Antalyaspor açısından kimsenin tahammülünün kalmadığını, herkesin laftan çok icraat beklediğini belirmiştim.
Fakat akşam geç saatlerde kulüp başkanının yine icraat yerine laf üretmeye, başkan adayı olmamış ama niyetlenmiş birine ağır hakaretlerini okudum.
Bu polemik yetmezmiş gibi Eskişehirspor'a yönelik hiç hoş olmayan açıklamalarını görünce de şok oldum.
Bir tarafta Bursaspor ve K.
Karabükspor başkanlarının, "Bizim hakkımız değil inşallah UEFA kararını değiştirir ve Eskişehir ile Sivas Avrupa Ligi'ne giderler. Biz de bileğimizin hakkıyla yeni sezonda gideriz" açıklamaları.
Diğer yanda ise Antalyaspor başkanının saldırgan tavırlı açıklamaları.
Adama sormazlar mı, "Madem bu şike işleri vardı da sen rahatsızdın, niye zamanında ortaya çıkıp açıklamadın" diye?
Ama mesele o değil ki. Üzüm yemek değil bağcıyı dövmek misali gündem değiştirme, beceriksizliği kapatma çalışmalarıdır.
Gelelim Hazreti Mevlana'nın ve Şems-i Tebrizi'nin engin sözlerine.
Ne de güzel söylemişler.
Yüzyıllar öncesi söyledikleri bugün her alanda gedik kalan taşın yerine konabiliyor.
Öyle büyük sözleri var ki tıpkı, "Haddini bil. Ticaret ehli değilsen dükkan açma. Hal ehli değilsen ağzını açma. Büyüklerin meclisinde ahkam kesme. Ehil olamıyorsan bari edepli ol" bugünkü mevzularımıza tam da denk düşüyor.
Birileri artık susması gerektiğini birilerine söylemeli. Tıpkı büyük düşünürün, "Susmak mânâ eksikliğinden değil, belki mânânın derinliğindendir.
Sükût, incelik, edep ve zarafet insanı her gittiği yerde sultan yapar" misali.
Eğer Antalyaspor bileğinin hakkıyla UEFA Avrupa Ligi'ne gidebilseydi ki şayet böyle bir başarı yakalansaydı zaten ligden düşülmezdi.
Hal böyle olunca yine büyük düşünürün söylediği gibi, "Hak yolunda hakikate varmak sözle olmaz, inandığını yaşamakla olur" demek içimden geliyor.
Yine Mesnevi'de okuduğum, "Nereye gittiğini bilen kişiye yol vermek için dünya bir yana çekilir" sözünü paylaşmakta fayda görüyorum.
Birilerinin de Mesnevi'yi okuyup ufkunun açılması gerektiği inancındayım.
Ama bunları benim anladığım gibi anlayabilirler mi? Orasını bilemem ve kestirmek güç olur. Bilirim dersem de niyet okuyuculuğu yapmış olurum.
Dün resmen transfer dönemi başladı.
Artık herkes bir beklenti içerisine girdi. Bu beklentilere cevap vermeli, herkesin içinde hala yanan kor alev küllendirilmeli.
Öyle gündem değiştirme, hakaretvari açıklamalardan kaçınılmalı, tüm Türkiye'ye örnek olunmalı.
Bir kez daha yineliyorum, artık herkes laf değil icraat, hakaret ve iftira eden değil saygı duyulan bir yönetim modelinin sergilenmesini bekliyor.
Bilmem anlatabildim mi?