Antalya bölgesinin eski çağlardaki adı Pamfilya idi ve "çeşitli ırkların ülkesi" anlamına geliyordu. Antalya bölgesine, bugün de Türkiye'nin çeşitli il ve ilçelerinden, hatta yurtdışından inanılmayacak yoğunlukta insan yerleşmek üzere gelmekte. Antalya'nın 1930'lardan bugünlere ulaşan yerli nüfusunun Antalya kent nüfusundaki oranı, ancak yüzde 10 kadardır. Resmi olmayan rakamlara göre, 20 bin Bitlisli, 35 bin Sivaslı, 50 bin Diyarbakırlı, 90 bin Konyalı, 80 bin Karadenizli, 15 bin Urfalı, 10 bin kadar Çorumlu, 100 bin kadar Bucaklı, 190 bin Burdurlu ve bir o kadar da Ispartalı bugün evlerine dönmek istese, Antalya'nın ticareti de turizmi de birden bire çöker. Bugün 81 il içinde nüfus artış hızı en yüksek olan ilk üç il sırasıyla Antalya, Gaziantep, Şanlıurfa ve İstanbul'dur. 1990-2000 döneminde Antalya'nın yıllık nüfus artış hızı binde 41.8, Şanlıurfa'nın yıllık nüfus artış hızı binde 36.6 ve İstanbul'un yıllık nüfus artış hızı ise binde 33.1 olarak gerçekleşmiştir. Antalya bölgesi, 2000'li yıllarda da Pamfilya adına yaraşır bir şekilde, sürekli göç dalgası içinde yaşamıştır. Şimdi eski devirlere şöyle bir uzanıp, o günlerdeki Antalya'nın nüfusunu ve göçleri inceleyelim. Antalya halkı, kentin ilk kurulduğu yıllarda Kaleiçi'nde yaşıyordu. Ortaçağdan itibaren zamanla Kaleiçi'ne sığmayan nüfus, kısmen kale dışına taşmış; yeni yerleşim birimleri yapılmış ve yeni mahalleler kurulmuştu. Bunlardan Değirmenönü ve Yenikapı, Rumların kurduğu mahallelerdi. Türkler ve Araplar Balbey, Elmalı, Kışla mahallelerini kurmuştu.
SÜREKLİ GÖÇ ALDI
Antalya tarihte hep göç alan bir kent olmuştur. 1571'de Kıbrıs alındığında; buradaki Türk nüfusunu arttırmak için Konya, Karaman, Niğde, Kayseri, Bozok, Alaiye, Manavgat, Mersin sancak ve kazalarının yanında Antalya'dan da nüfus nakilleri yapılmış ve bunlar üç yıl vergi dışında tutulmuştur. Yine aynı yıllarda Kıbrıs'ta devlete ihanet eden erkek ve kadın yerli Hıristiyanlardan 300 kişi de Antalya'da iskan edilmişti. İngiliz Tuğamiral Sir Francis Beaufort "Karamanya" adlı kitabında Antalya'nın 1812 yıllarındaki durumu anlatırken, "Adalya'nın nüfusu herhalde 8000 kişiyi aşmamaktadır ve anladığıma göre bunların üçte ikisi Müslümanlar, geriye kalan üçte biri de Rumlardır. Bu Rumlar Türkçe dışında başka bir dil bilmezler; dualarından bazıları bu dile çevrilmiş olmakla beraber, ayinlerinin ana bölümü bir Papaz tarafından Yunanca olarak tekrarlanır, ancak ne anlama geldiğinden bu papazların çoğu cemaatleri kadar habersizdir" demektedir. Tarihi kaynaklara baktığımızda, Napolyon Mısır'ı fethedince, 1770-1798-1799 yıllarında Mısır'dan kaçan Araplar Arap kökenli mülteciler Arapsuyu mevkiine yerleşmişlerdir.
İLK NÜFUS SAYIMI
Antalya'da ilk nüfus sayımı 1831 yılında yapıldı. 1839 yılına, yani Tanzimat Fermanı'na kadar kadınlar nüfus sayımına alınmıyordu. Buna göre Antalya kentinin yakın köyleri ile birlikte erkek nüfusu 2.879 idi. Kadın nüfus da bu sayıya eklendiği takdirde, iki katı düşünülebilir. Kent nüfusu 1837'de 12.000'e, 1840 yılında 18.000'e yükselmiştir. 1898 yılında Girit'e Yunan Prensi Georgios'un çıkarma yaparak adadaki Rumları Osmanlılara karşı ayaklandırması sonucu Yunan zulmüne uğrayan Girit Adası'nın Türk halkının bir kısmı 1897-98 yılında Antalya'ya gelerek kentin Kuzeyi'nde bir mahalle kurmuştur. Balkan Savaşları sırasında da Üsküp'ten Selanik'e geçen 4.000 Arnavut göçmen Yunan bandıralı Kima ve Patris vapurlarıyla Antalya, Mersin, İskenderun ve Antalya'ya yerleştirildi. 4 Mayıs 1913 tarihinde Antalya'ya bu gemilerden çıkıp yerleşen Üsküp göçmenleri sayısı 952 idi. Bundan başka 14 Nisan 1913 tarihinde Antalya'ya Selanik'ten de 4.000 nüfus göçmen gelmiştir. Antalya, tarihin her devrinde kozmopolit bir kent olma özelliğini sürdürdüğü görülür. Bugünkü Antalya'daki hemşeri derneklerinin verdikleri rakamlara bakıldığında; yüzyıl öncesi göçler sonucunda oluşan yerli Antalyalılar nüfusunun, toplam nüfusun küçük bir kısmını oluşturduğu göze çarpıyor. Antalya'da yaşayan Burdurluların nüfusu 200 binlere dayanmışken, 1930'lardan bu yana kentte yaşayan yerli diyebileceğimiz Antalyalılar sayısının ortalama bir rakamla 40 bin civarında olduğu, yani toplam nüfusun küçük bir kısmını oluşturduğu göze çarpıyor. Bu da kent sevgisi, kentlilik bilinci konusunda Antalya kenti için bazı sıkıntılar yaratıyor. Yönetenler ne kadar kenti güzelleştirmeye çabalasalar da, içinde yaşayanların sevgisinden yoksun bir kent, Antalya kenti gibi çarpık büyür. Bir kenti yaşanılır bir kent yapmak için, işe ortak kent sevgisi ve kent bilinci yaratmakla başlanmalıdır.
MORALILARIN GÖÇ EDİŞ ÖYKÜSÜ
1821'de Mora'da, Mani Yarımadası'nın kuzeyinde 15 bin Müslüman köylü katledilmiş, 40 bin kişi hâlâ Osmanlıların elinde olan kent ve kalelere kaçmıştı. Yunanların Osmanlılara karşı 1822/23'deki isyanından sonra Mora'da eziyet gören 600 Türk aile Antalya'ya gelerek Saçlıkuyu Mevkisi'nde Moralılar Mahallesi'ni kurmuştu. Türk uyruklu ve sarışın, kumral yakışıklı insanlar olan Moralılar, 1822-1823 yılları arasında Antalya'ya göçünce, Antalya'nın insan mozaiği daha da çeşitlenmiştir. Moralılar mutfak sanatında usta, borçlarına sadık kişiler olarak ün yapmışlardır. Moralı kızların güzellikleri üzerine şu dörtlük ünlüdür: "Bakkaldan aldım tuzu Yerliden alma kızı, Alırsan Moralı al Hem tadı var, hem tuzu."
DİMYATLILAR
Yine 1835'te büyük kısmı Dimyatlılardan oluşan 5 bin kişilik bir göç dalgasının Mısır'dan Antalya'ya sığınıp, Antalya Kaleiçi'ne yerleştirildiklerini görüyoruz. (Çapacı İsmail, Ak Hüseyin, Eyilik, Mursi ve Bileydi aileleri bunlar arasındadır.) Önceleri yalnız Arapça konuşan esmer renkli bu Arap göçmenleri, kısa zamanda Antalya'nın yerli halkı ile kaynaşıp dillerini unutup, Türkçe konuşur olmuşlar; kentin ticari hayatında ön sıraları almışlardır. Hatta Mısır'dan göç eden Dimyatlılar ile Hibeş, Humus, Arap Aşı, Saydiye ve Mülhiye gibi Arap yemekleri zamanla Antalya mutfağına egemen olmuştur. 1876 ile 1896 arasında ise bir milyondan fazla Müslüman, Balkanlardan ve Güney Rusya'dan Osmanlı İmparatorluğuna göçmüşlerdir. Konya vilâyetindeki göçmenlerden bir kısmının da Antalya sancağı sahilinde iskân edilmeleri uygun bulunmuş, bunun için Liva Mutasarrıfı Kâzım Bey memur edilmiştir. Bu arada Antalya'ya Selanik'ten de 4 bin göçmen gelmiştir.