Antalya'nın kent merkezinde, bugün cadde olarak isimlendiğimiz birçok yol, eskiden birer sokaktan ibaretti. 1970'lerin ortalarına kadar bu sokakların çevrelerinde herhangi bir kamulaştırma yapılmadan araç trafiğine açılması, kent merkezinde vasıta kullanmayı adeta bir işkence haline sokmuştur. Bizde genellikle şehir planlamasından önce gecekondular inşa edilir. Zamanla bu evler ruhsatı olmayan apartmanlara dönüşür. Bir de bakarsınız ki, bu evlerin arasında insanların gidip geldiği patikalar oluşmuştur. Sonra mahalle sakinlerinden yol için şikayetler başlar. Belediye bu yolu asfaltlar. Ortaya döne döne giden yılanvari bir sokak ortaya çıkar. Sonra ilgili Belediye getirip sokağın ismini belirten bir plaka çakar. Yine mahalle sakinlerinin isteği üzerine, o yollarda toplu taşım araçları işlemeye başlar ve adı cadde olur. 1990'lı yıllara kadar Antalya'da yaşamış olanlar hatırlayacaklardır. Işıklar Caddesi sonundan, Lara Plajı'na kadar uzanan yaklaşık 15 km'lik tüm arazi; bahçeler içinde görülen tek tük bahçıvan evlerinin dışında bomboştu. Ben Şehir Planlaması uzmanı değilim. Fakat bir Antalyalı olarak, Işıklar Caddesi'nden Lara Plajı'na kadar dimdik uzanan, dosdoğru bilmem kaç şeritli bir bulvar pekala yapılabilirdi. Sonra ne oldu? Lara tarafında oturanlar bilirler. Şimdi Lara yolunda neredeyse her birkaç yüz metrede (herhalde şoförler uyuyakalmasınlar diye) bir viraj konulmuş. Dön Allah dön...
ARKADLARDA YÜRÜNMÜYOR
Antalya'mızda; adına cadde veya bulvar dediğimiz ana yolların kenarlarında yer alan binaların dış cephelerine hiç dikkat ettiniz mi? Hiçbir bina yanındaki binaya benzemez. Hepsi ayrı bir stilde ve havada. Onu bırakın; binaların hemen hepsi biri diğerinden değişik kod farkı ile inşa edilmiştir. Bina altlarına arkadlar düşünülmüş; iyi de olmuş. Antalya gibi yazları çok sıcak geçen Antalya'da, bu arkadlar sürdürülse yayalar için çok güzel olurdu. Çünkü hemen yanımızdaki Pergeliler, Sideliler bunu caddelerinde ta iki bin önce düşürüp yapmışlardı. Fakat gelin görün ki; Antalya'da, önünde arkad olan binaların altından yürümeniz, binaların kod farkı nedeniyle ne mümkün? Hele Subaşı Caddesi'ndeki dükkanların önündeki arkadların kod farkı, her bina önünde birdenbire değişiyor; bu bazen bir metreyi bile geçiyor. Dalgın yürüyorsanız, düşüp ölmeniz bile olası. Arkadların olduğu yerde insanlar, bu yüzden ana caddeye çıkıyorlar. Kaldı ki arkadlar da bu nedenle zaten bugün esnafların eşyalarını teşhir için vitrin veya depo işlevi görüyor.
ŞEHRE GİRİŞ ÖNEMLİ
Şehre giriş yolları, o şehrin vitrinleri gibidir. İlk kez o şehre gelenler, geldikleri şehir hakkında ilk izlenimlerini burada edinirler. Bu izlenim insanları, olumsuz veya olumlu yönde müthiş etkiler. Şehirde kaldığı sürece bu düşünce hafızasında sürekli onunla birliktedir. İlk izlenim olumlu ise, şehirde göreceği olumsuzlukları pek dikkate almaz, nostalji olarak algılar. Tam aksi ise, yani ilk izlenimi olumsuz ise, o hoşnutsuzluk lokantada, otelde, her tarafta karşısına dikiliverir. Bu durumu ben rehberlik yaptığım yıllarda çok yaşamışımdır. Havaalanı'ndan aldığım yabancı turistleri; örneğin Lara yolundaki bir otele götürmek için Değirmenönü yolu daha kısa olmasına rağmen, Aliçetinkaya Caddesi üzerinden geçirmeyi yeğliyordum. Tek yön olduğu için Lara yönüne dönemiyor; Selekler Kavşağı'na kadar götürüp, sonra tekrar gerisin geriye dönerken Yivli Minareyi, Zincirkıran Türbesini, Saat Kulesi'ni gösterip Atatürk Caddesi'ne sapıyordum. Hele Palmiyelerle süslü Atatürk Caddesi'ne girdiğimizde turistler yüksek sesle hayranlıklarını dile getiriyordu. Sonra gece ışıkları içinde görülen Hadrianus Kapısı, turistin Antalya hakkındaki bu ilk izlenimini taçlandırıyordu. Artık bu turistler, bizden biri gibi davranıyor; götürdüğümüz otelde ufak-tefek aksaklıklarımız olsa bile bize bir sorun yaratmıyor, uyumlu davranıyorlardı. Şimdi esas konumuz Aliçetinkaya Caddesi'ne dönelim:
ANTALYA'NIN VİTRİNİ OLACAK
Antalya şehrinin doğu girişi olan Ali Çetinkaya Caddesi, Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel'in vizyonu ile yakında büyük değişim geçirecek. Gerçi Sayın Türel, birinci dönem başkanlığı sırasında bu vizyonunu cadde sakinlerine sormuştu. O zaman kabul etmemişlerdi. Böylece 7-8 yıl sonra; cadde ve mahalle sakinleri 31 Temmuz 2016 günü yapılan bir referandumda yüzde 93 bir çoğunlukla bu projeye evet dediler. İyi de yaptılar. Çünkü bu proje, Sayın Menderes Türel'in deyimiyle o bölgeyi getirileriyle adeta uçuracak. O yöre ve çevresindeki mahallelerde oturanlar; trafiğe kapalı yolda hem gündüz-gece bir gezi yolu ve parkına kavuşacak, hem de oradaki esnafın da yüzü gülecek. Benim öngörüme göre; büyük bir olasılıkla 'ikinci bir dönerciler çarşısı' görünümüne dönen Kalekapısı 'out', Ali Çetinkaya Caddesi'nde gezmek yakın bir zamanda Antalyalılar için 'moda' olacak. Ve Sayın Türel'in her çılgın projesinde söylediği gibi yine "KAZANAN ANTALYA OLACAK".
100 MİLYONLUK PROJE
Başkan Menderes Türel, birinci başkanlık döneminde olduğu gibi ikinci döneminde de; kentin kimliğine katkı koyan onlarca vizyon projelerle Antalyalıların adeta başını döndürüyor. Bunlardan biri de 'Doğu Garajı ve Çevresi Kentsel Tasarım Projesi' adı altında yürütülüyor. Her davet edildiğim toplantıya katılamasam da; Antalya'nın geleceğine büyük katkı koyan bir proje oldu mu, 70 yaşıma rağmen ağır-aksak yürüyebilsem de koşup o toplantıya katılıyorum. Katıldığım son toplantı 'Doğu Garajı ve Çevresi Kentsel Tasarım Projesi' ile ilgiliydi. Bu projenin koordinatörü şehir planlamacısı Can Kubin ile birlikte sunum yapan Menderes Türel, 850 metre uzunluğunda bir cadde düzenlemesi yapacaklarını söyledi. Türel toplantıda şu bilgileri verdi: "89 binanın dış cephesini yenileyeceğiz. Projeyi 720 günde tamamlayacağız. İki adet süs havuzunun yer aldığı projeyle Antalya'nın en değerli köşelerinden birini yapacağız. Eski Doğu Garajı denilen yerde yapılacak Nekropol Müzesi ve Kültür Merkezi ile bölge, çok farklı bir görünüme sahip olacak. Turisti zincirle bağlasalar bile gelip burayı görecek." Başkan Menderes Türel ayrıca 6 milyon liralık kamulaştırma yapacakları projenin toplam maliyetinin 100 milyon lirayı bulacağını söyledi. Görselleri ekranda izlerken, Antalya adına çok mutlu oldum. Antalya'm bunu hak ediyor.
HAŞİM İŞCAN VE ESERLERİ
Antalya'nın İmarcı Valisi Haşim İşcan 1940 yılında Antalya'ya gelir gelmez; ayağının tozuyla imar hareketlerine girişti. İlk başta Antalya'nın ana caddelerini ele aldı, bugünkü Atatürk Caddesi'ni genişletti. Ali Çetinkaya Caddesi'nin bir kısmını açtı. Her iki caddede; Perge antik kentinde gördüğü üzere, Düden Çayı'ndan gelen suyu cadde ortasına yönlendirerek içinde minik şelalecikler yapan bir kanal yaptırıp ışıklandırdı. Kanalların kenarlarına bugün de gördüğümüz palmiye ve hurma ağaçlarını diktirdi. Birçok köprüler, okullar yaptırdı. Ali Çetinkaya Caddesi üzerinde Haşim İşcan 1941 yılı içinde Belediye Soğukhava Deposu, İnönü İlkokulu, İnönü Kız Meslek Lisesi ve Doğumevini inşa ettirdi. Her iki yol da Haşim İşcan zamanında Antalya'nın en itibarlı caddeleri oldu.