Üzeri ayet yazılı olan "Şifa Tasları", insanlarımızın eskiden beri başvurduğu bir tür mistik tedavi usullerinden biridir. Eskiden çoğu evde veya mahalledeki bir komşuda muhakkak şifa tası bulunurdu. Bu taslarla su dökünen, bu tastan su içen insanların, hatta hayvanların şifa bulup iyileşeceğine olan inanç, bugün de yurdumuzda oldukça yaygındır. Bu taslarla halkımızın inancına göre her türlü hastalık, Allahın izni ile geçer ve hasta olanın hiç bir şeyi kalmaz. Anadolu'ya özgü, hamam tasları formundaki bu tasların benzerlerine günümüzden 2.750 yıldan önce, MÖ 750 - MÖ 300 yılları arasında Anadolu'da büyük bir uygarlık kurmuş olan Frigler'de de rastlıyoruz. Kenar şekilleri ve gerekse göbek şekilleri bakımından hemen hemen biri birinin aynı olan bu tasların aralarındaki tek fark, bizdeki şifa için kullanılan tasların iç ve dış yüzeylerine Kuran'ı Kerim'den çeşitli ayetlerin işlenmiş olmasıdır. Frig tasları genellikle stilize edilmiş palmiye yaprakları ile süslüdür. Benzerlikleri, orta kısmında, göbek olarak tanımlayabileceğimiz şekillerinin aynı olmasıdır.
BİR RİVAYET
Şifa taslarının oluşumuna dair, halk arasında dilden dile aktarılıp gelen bir rivayet vardır. Buna göre; gayrimüslimler bir gün Peygamberimize sihir yapmışlar. Peygamberimiz bu sihir tesiri ile kısa süre içinde zayıflamaya başlamış. Peygamberimiz Mescid-i Saadet'e oturup hastalığını düşünürken Allah, Cebrail aracılığı ile Peygamberimize şu müjdeyi vermiş: "Ey Muhammet sen hastalığını hiç dert etme. Senin düşmanların sana sihir yaptılar. Bunun çaresi de çok basittir. Şöyle ki; önce bir tasa yazı yazıp su içilmeyen bir kuyuya atman gerekiyor. Ardından attığın tası tekrar kuyudan çıkardıktan sonra şu ayetleri, tasa koyacağın temiz su üzerine okuyup, o suyu içersen, sihir bozulacaktır." Peygamberimiz söylenenleri harfiyen yerine getirmiş ve böylece şifa bulmuştur. Denilir ki, o günden bugüne Kuran'dan ayetler bir tas üzerine yazılarak meydana getirilen şifa tasları, birçok hastalığın iyileştirilmesinde insanımız için bir çare olmuştur. Resimde görülebileceği gibi Bu küçük tasların kenarlarına üzerlerinde Bismillahirrahmanirrahim yazılı 40 adet kurşun levhacıkları iple bağlıdır. İnanca göre ya üç defa, ya yedi defa veya kırk defa bir şeyi tekrar etmek gerekir. Şifa taslarında görülen küçük bir taş ve kenarlarına asılı üzerlerinde besmele yazılı kırk anahtar olarak tanımlanan pirinç levhacıkları, bu şifa taslarının yeni doğan çocukların kırklanması ile ilgilidir. Doğan çocukların 40. gününde, anne ve çocuğun şifa tasları ile "Kırklanması yapılır.
TEDAVİDE ŞİFA TASLARI
Şifa taslarının şifa kudreti, muskalarda, uğurlu sayılan taş ve eşyalarda olduğu gibi inanç ve telkin ile bağlantılıdır. Hasta kendine kuvvetli bir telkin veren böyle bir tastan su içtiği takdirde iyi olacağına muhakkak inanır. Hastalığı da Allah'ın da izni ile gün geçtikçe iyileşir; hiç bir şeyciği kalmaz. Yüzyıllardır süre gelen inanca göre; şifa tası içine konan su, kullanılırken gayet dikkatli olunması, kullanıldığı yerin gayet temiz olması ve şifa suyunun hiç bir yere damlatılmaması gerekir. Herhangi bir kimse şifasını bulamadıkları bir hastalığa tutulursa, hastaya önce abdest aldırılır. Şifa tası içine konan sudan en az üç defa hastaya içirilir. Bazı hallerde hasta şifa tasından su içemeyecek durumda ise; şifa tasından alınan su hastanın ağzına dökülür veya sürülür. Hasta yatıyorsa yatağına, yatmıyorsa elbiselerine şifa tasından su serpilir. Artan su, ayak basılmayan bir yere dökülür. Ancak içine konan su hiç bir yere dökülmeden kullanılırsa inanca göre olumlu sonuç verir. Çocuğu olmayanlar ormanlarda akan pınarlardan şifa tası ile su içti mi, Allahın izni ile çocuğu olurmuş. Hayvanlarda çok görülen çiçek hastalığın tedavisi için şifa tası veya okunmuş temiz bir kabın içine su alınarak hayvanlara teker teker içirilir. Ayrıca hiç kullanılmamış bir süpürge ile şifa tası içindeki su bir veya üç defa koyunlar üzerine serpilir. Hayvanlarda meydana gelen herhangi bir hastalık için kullanıldığı zaman yaz ise yağmur yağdıktan sonra veya hiç ayak izi olmayan bir tarla veya çayırda, kış ise yağmur veya kar yağdıktan sonra hiç ayak izi değmemiş bir yerde bu işlemin yapılması gerekir.
YENİ AYIN İLK CUMA GÜNÜ
Şifa taslarının kullanımında, içine konulan suyun da akarsu olması, temiz su olması, hatta yakınlarda varsa, bir pınardan alınması önem taşır. Yöreden yöreye farklılık gösterse de, suyun alınış günü, zamanı, kıbleye karşı doldurulması gibi bazı ritüellerin yerine getirilmesi gereklidir. Ortak inanış yeni doğan ayın ilk Cuma günü, kıbleye karşı yönündedir.
KIRKLAMA RİTÜELİ
Yurdumuzun diğer yörelerinde olduğu gibi Antalya ve çevresinde de doğumdan sonraki kırk gün doğum yapan kadının 'kırklı' olduğu günlerdir. Bu sürede kadın ve bebek dışarı çıkmaz, gelin alayına bakmaz. Aksi takdirde kadın veya bebeğe zarar geleceğine inanılır. Doğumun kırkıncı günü, anne ve çocuk kırklanırlar. Son yıllarda geceler de gündüz gibi sayılarak 'yirmi-kırk' denilen kırklama yapılmaktadır. Çocuk ve annenin kırklanması sırasında, anne ve çocuk temizce banyo edilir. Anne ve çocuk için ayrı ayrı olmak üzere önce "Niyet ettim kırkımı çıkarmaya" diyerek niyet edilir. Son durulama sırasında şifa tasının (kırklama tası da denir) içine altın yüzük konur. Tasın kenarında bir ipe dizili, üzerlerinde besmele yazılı kırk pirinç levhacıklar bu işe yatkın bir kadın tarafından kırk kez zikir gibi çekilerek topluca besmele çekilir. Son olarak altın yüzük tastan alınırken üç İhlâs ve bir Fatiha okunur. Çocuğun ve annenin başı üzerine ayrı ayrı tastaki sudan elle serpilir. Kalan 'Kırklama suyu' ayak basılmayan temiz bir yere dökülür. Eğer elde Kırklama (şifa) tası yoksa Kırklama işlemi için önceden toplanan kırk taş bir altın yüzük ile beraber temiz su dolu hamam tası içine atılır. "Niyet ettim kırkımı çıkarmaya" diyerek, her taşın sudan çıkarılması sırasında topluca besmele çekilir. Son olarak altın yüzük sudan çıkarılırken üç İhlas ve bir Fatiha okunur. Tastaki su ile çocuk son su olarak yıkanır; kalan su ayak basılmayan temiz bir yere dökülür. Eskiden bu kırklama hamamlarda, her iki aile kadınlarının katıldığı büyük bir eğlence ile yapılırdı. Bugün kırklama genellikle evlerde yapılmaktadır.