Hep 'iğneyi kendine çuvaldızı başkasına!' deriz ya, bu atasözünün bir versiyonu olarak düşünebiliriz, anlatacaklarımı.
Birkaç haftadır Antalyaspor yönetimini eleştiriyorum ve tabiri caizse çuvaldızı bir güzel batırdım onlara.
Artık bu kez sıra geldi iğneye!
Bizim meslek hep birilerine çuvaldızı batırma esasına dayandırılarak iğne meselesi göz ardı edilmiştir. Başkalarına 'çuvaldız' batırılırken sessiz kalmanın, sessiz kalmadan da öte 'çuvaldız' batıranlara 'hak vermenin' ilahi bir faturası olmayacağını sananlar ne kadar yanıldıklarını artık görmeliler veya görmeliyiz. Yani işin özü bu hafta iğneyi kendimize batırma günüdür.
Yolsuzluk ve usulsüzlük yapanları eleştirdik, yönetimleri yerden yere vurduk ama bizim bir çatı altında toplandığımız Türkiye Spor Yazarları Derneği'ni (TSYD) ıskaladık.
Yoldan geçen sıradan bir insan bile artık bizlere 'Şu gazeteciler çok yalancı!' demeye başladı. İşte bunun içindir ki iğneyi öyle bir batıracağım ve kimin canı yanarsa yanacak.
Oğuz Tongsir başkanlığındaki mevcut TSYD yönetimi artık hem meslektaşlarımız arasında, hem de kamuoyunda güvenini yitirmiştir.
15 Temmuz'dan hemen sonra sosyal medyada paylaştığı yazısında tankın önüne atlayanları gelin arabası önüne yatanlarla eş koşan Tongsir, son günlerde Türkiye adından bile rahatsız olduğunu açtıkça ortaya koymuştur.
Spor Yazarları Derneği'ne Bakanlar Kurulu kararı ile verilen Türkiye adının önüne bir işadamının adını koymuştur.
Hakkında bir sürü suç duyurusu yapılan TSYD Genel Başkanı usulsüzlüklerine cevap vereceği yerde kanunsuz işlemler yapıp ayıplarını örtme çabası içine girmiştir.
Yani bizim eleştirdiğimiz kulüp yöneticilerinden hiçbir farkı kalmamış, meslek birliğimiz ayaklar altına alınmıştır.
Hadi dernekte bunları yaptın, örtbas ettin veya etmeye çalışıyorsun.
Peki FETÖ'cülerin 17 Aralık operasyonunu 'Dünya hırsızlık günü' ilan ettiğini nasıl unuttun? Hadi bunu geçtik, 2011 yılında 28 Ekim günü, profiline Türk Bayrağı koymayacağını beyan edip Türkiye ve bayrağımız ile sorunun olduğunu deklere ettiğini de mi unuttun? Sen unuttun ama bizler unutmadık. 'Söz uçar yazı kalır derler' ya aynen öyle oldu.
Şöyle ki 31 Ekim 2014'te paylaştığın Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin yapımını eleştiren filmi ise hiç unutmadık. Kalkıp bunu da inkar edip 'sosyal medya hesabım çalındı' derse hiç şaşırmam.
Şimdi buradan Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımız ile Cumhuriyet Savcıları'na sesleniyorum ve TSYD Genel Başkanı ile ilgili acilen işlem yapmalarını talep ediyorum.
Çünkü bu zat-ı muhterem haddini aşmış, devletimizin en tepesi ile milletimize hakaret edip resmen alay etmiş ve etmeye de devam ediyor.
Bir de yalanlar uydurup 'Saray benim arkamda, hükümet beni destekliyor' palavrası ile üyelerin, yani biz gazetecilerin gözünü korkutmaya! çalışıyor.
Gazeteciyiz veya meslek örgütünün başındayız diye hesap vermeyeceğiz anlamı çıkartılmasın.
Yani çuvaldızı başkasına batırıyorsak iğneyi de kendimize batırmalıyız.
Ben iğneyi kendimize batırdım. Acıtır mı acıtmaz mı bilemem.
Birileri çıkıp kanunu uygularsa bırakın acıtmayı can bile yakar.
Bekleyip göreceğiz.