Prof. Dr. Canan Karatay, Karatay Diyeti'nin sırını açıklıyor.
Bunu söyleyen doktor ve profesörler çok iddialı. Türkiye'de ve dünyada bir bir çöken diyet efsaneleri yerini yeni beslenme trendlerine bırakıyor. Ya da olması gerekene. Anahtar kelime: Aç kalmak!
"Karatay Mutfağı" kitabının diğerlerinden farkı ne?
İlk iki kitabımda az sayıda da olsa yemek tarifi vermiştim. Hastalarımdan ve okuyucularımdan bu tariflerin sayısını artırmam yönünde yoğun talep geldi. Hemen herkes "Farklı neler yiyebiliriz, hem lezzet hem sağlık bir arada olmaz mı?" diye soruyordu. İçinde Karatay Diyeti prensipleriyle hazırlanmış yemek tariflerinin olduğu bir "yemek kitabı" istiyorlardı. İşte Karatay Mutfağı bu "pratik" ihtiyacın bir sonucu olarak ortaya çıktı.
"İnsanlar aç kalmaktan korkuyor ve ben aç kalmadan kilo vermenin garantisini veriyorum" diyorsunuz…
Ben şunun garantisini veriyorum: Mutfağını, Karatay Mutfağı'na çevirenler sağlık bulacak, zayıflayacak ve kilosunu koruyacak! Bunu yaparken de strese, bunalıma, depresyona girmeyecek, suçluluk hissetmeyecek. Yoksunluk hissi olmayacak
Peki aç kalmadan nasıl kilo veriliyor?
Karatay Diyeti'ni uygulayanlar aç kalmadan kilo verebiliyor, bunu uygulayan herkes biliyor... Ben senelerdir aynı şeyi bütün hastalarıma uygulatıyorum. Kalp doktoruyum, iç hastalıkları doktoruyum. İngiltere'de de Amerika'da ve Güney Afrika'da da hasta baktım; dünyanın her yerinde aynı şeyleri söyledim. Karatay Diyeti'nin genel prensipleri çok basit. Bir kere 3 öğün var, ara öğün yok. Aslında 2 öğündür normal ve doğal olanı. İnsan metabolizması genetik olarak 2-3 öğün üzerine programlanmıştır. Bütün enzimlerimiz, hormonlarımız buna göre çalışır. Bu yeni keşfedilen bir şey değil ki... İbn-i Sina ta o zamanlarda "2 öğün sağlıklıdır, 3. öğün hastalıktır" diyor. Hz. Muhammed de 2 öğün yiyor. 2 öğün yemek sünnettir. Bizim diyetisyenlerimiz ise 6 öğün, 8 öğün diyorlar. 6-8 öğünden sonra bu kadar şişmanlık ve hastalıklar arttı aslında. Bütün hastalıkların altında da şişmanlıkla birlikte karaciğer yağlanması yatıyor. "Tereyağı hücre zarının en temel direğidir"
Peki bir kişinin şişmanlığı genetik olabilir mi?
Genetik değildir… Nano teknoloji geliştikten sonra şişmanlığın ve tüm hastalıkların önlenebilir olduğu da tespit edildi! Bu, insanın kendi elindedir. Eskiden bilindiği gibi "genetikti", "ailede kanser hastalığı var bende de kanser olacak", "annem meme kanseri oldu ben de olacağım" yok. Bu hastalıkların genetik olmadığı gösterildi. Ailesellik olabilir.
Ne farkı var?
Çocuk anne-babasını sigara içerken görüyor, o da sigara içiyor. İşte bu ailesel neden… Her gün pirinç pilavı yediğini görüyor, çocuk da pirinç pilavı tek yemektir diye düşünüyor. Pişirme şeklini annesinden yanlış öğreniyor ve onu devam ettiriyor. İşte bu, hastalıklara sebep olan ailesel nedenlerdir.
Tereyağı konusunda da ezber bozdunuz…
Tereyağı hücre zarının en temel direği, zeytinyağı da öyle… Bu gösterildi. Omega-3 ve kolesterol de öyle… Kolesterol olmasa siz hemen ölürsünüz biliyor musunuz? Senelerce uygulanan beslenme yanlışları yüzünden vücutta bu kadar önemli maddelerin eksikliği ortaya çıktı. Ve yine beslenme bozukluğu, eksik beslenme yüzünden hastalıkların temelini oluşturdu. Şişmanlık, şeker hastalığı, tansiyon, kalp hastalığı, Alzheimer, unutkanlık, ağrılar, kanserler… Artık hepsinin temelinde bir ortaklık olduğu, ortak neden yani bir ortak payda olduğu bilimsel açıdan anlaşıldı. Nedir o ortak! Beslenme ve yaşam biçimi bozukluğuna bağlı insülin direnci ve karaciğer yağlanması… Kan insülin hormonunun yavaş yavaş yükselmeye başlaması organizmada bütün dengeleri alt üst ediyor, bu gösterildi.
Çok duyuyoruz… Nedir bu insülin direnci?
Karatay Diyeti kitabımdan sonra duymaya başladınız. Benim anlattığım tarzdaki beslenme, insülin direncine karşı. İnsülini normale getiriyor… İnsülinin normal değeri 5'tir, 5'in üzerine çıktığı zaman, kilo vermeye çalışırsınız veremezsiniz. Karaciğer, pankreas iç organlar yağlanır… "Ekmek yemeyi kesin, panik ataktan kurtulun"
Yağsız yoğurt ve peynir de diyetlerde çok verilir…
Diyet yoğurtta ne A vitamini, ne C, ne E, ne de K vitamini vardır. Diyet peynir de öyle... İnsanlar diyet yiyeceğim diye, yiyeceklerin içindeki sağlıklı öğelerden mahrum kaldı. Ama paramız gidiyor. Ve diyet yiyecek ve içecekler ne kadar arttıysa hastalıklar da o kadar arttı. Demek ki bir yerde yanlışlık yapılıyor. Vücuda sağlıklı yağ girmezse hiçbir hücre sağlıklı çalışamaz. Sağlıklı protein ve sağlıklı karbonhidrat girmezse yine çalışmaz.
Unlu gıdaları keserseniz depresyon, panik atak biter dediniz bu nasıl oluyor?
Rafine unlar, rafine şeker ve rafine tuzlardan bahsediyorum. Bunlar vücutta su tutar, insülini aniden yükseltir ve aniden düşürür. Panik atak denilen şeyi aslında reaktif hipoglisemik atak yapar. Hani acıkınca elim ayağım titriyor derler, çikolataya, tatlıya saldırır. Bunun gibi… Vücudun su tutması demek beynin de sulanması demek.
Ekmeği tamamen kesmek mi gerekiyor?
Evet, ama eğer kilo vermek istiyorsanız ya da tansiyonunuz yüksekse, şeker hastasıysanız. Ancak sağlıklı karbonhidratlar güzel vücudunuza girecek. ?
Nedir sağlıklı karbonhidratlar?
Tam buğdaydır. Bulgur, merci- "KENDİ YEDİKLERİMDEN KEDİME DE VERİYORUM" Karatay Diyeti'ni uygulayan bir hastam dedi ki; "Aynı şekilde kedimi de besliyorum. Kedime hazır mama veriyordum şimdi kendi yediklerimden kalanları veriyorum. Hırçındı, uysallaştı..." İşte katkı maddelerinin bir kediye bile yaptığı bu… Şimdi sokaktaki kedilere bile hazır mama veriyorlar.