Uzmanlar önce sakın yumurta yemeyin diyordu sonra birden bire yumurta yararlı dediler. Yüzlerce şifalı bitki, vitamin, mineral, gıda maddesi aynı kaderi paylaştı ve önce mucize diye sunulup ardından "riskli yan etkileri" nedeniyle karalandı medya aracılığıyla. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sağlıkla ilgili alanlarda çalışma yürüten pek çok bilim adamı ve doktor birer medya starı haline geldi. Sağlık haberlerine yoğun ilgiyi fark eden medya, her fırsatta sağlıklı ve uzun yaşamın sırlarını ifşa etmeye başladı.
Peki sonuç? Bugün sıradan bir gazete okuru, New York Tıp Fakültesi'nce yapılan kanserle ilgili bir araştırmayı neredeyse onkoloğuyla aynı anda öğrenmekte. Ancak bilim medyaya her gün yeni malzeme çıkartacak kadar hızlı değil.
Sonuç olarak sağlıkla ilgili konulara dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de ilgi büyük. Sağlık başlığı altında en çok ilgi çeken bir başka nokta ise şifalı bitkiler. Gün geçmiyor ki, bahar yorgunluğundan depresyona, kanserden cinsel soğukluğa kadar pek çok rahatsızlığa iyi gelen yeni bir bitkiden, baharattan söz edilmesin. Ginkgo biloba, sarı kantaron, ginseng, sarımsak, kedi otu, medyada isimlerine en sık rastladığımız ve sağlığımız üzerinde olumlu etkileri olduğu iddia edilen bitkisel kökenli maddelerden sadece birkaçı. Peki sürekli reklamı yapılan bu maddeler sağlığımız açısından gerçekten ne derece yararlı ve güvenilir?
Sarımsağın fazlası zarar
Sağlığımız üzerinde en olumlu etkiye sahip gıda maddelerinden birisi olmasına karşın sarmısak bile, aşırı ve düzenli alınması sonrasında kandaki yağ ve şekerin istenilen düzeylerin altına inmesine neden olmakta. Bu ise; enerji yokluğu ve buna bağlı olarak iş performansında kayıp, düşük tansiyon, baş dönmesi, bulantı, halsizlik ve uyku hali, ya da uyumakta zorluk şeklinde uzun vadeye yayılan önemli yan etkilere yol açmakta. Bu nedenle sağlığa gerçekten de önemli yararlı etkileri olan, kolesterolü ve yükselen kan şekerini düşüren, kanı sulandırarak kalbin çalışmasını kolaylaştıran bu çok önemli gıda maddesinin bile dikkatli tüketilmesi gerekmekte.
Ginkgo biloba'ya dikkat
Ginkgo biloba, çok sert odun yapısına sahip, dolayısıyla böcek, haşarat ve çevre toksinlerine karşı oldukça dirençli bir ağaç. Bu ağacın yeşil yapraklarında flavon adlı kimyasal maddeler var. Bu maddelerin antioksidant yani iltihaplanmayı baskılayan etkileri mevcut. Flavonlar aynı zamanda damar duvarlarının daha esnek olmasını sağlayarak kan akışını kolaylaştırmakta. Ayrıca bu maddelerden ginkolid olarak adlandırılanlarıysa "antagonize pıhtılaşmayı sağlayan kan hücresi aktivasyon faktörü"ne sahip. Ginkgo biloba günümüz bilgilerinin ışığında genelde güvenilir bir gıda takviye preparatı olarak tanınmakta. Ancak bu Ginkgo biloba tamamen masum demek değil. Çünkü ginkgo biloba'da "ginkgo toksini" denen bir "nerutoksin" yani sinir hücrelerini ve sinir sistemini harap eden toksik bir madde de var. Bu madde özellikle kas gevşetici ilaç kullanan epileptik hastalar için ciddi bir tehdit sebebi.
Sarı kantaron
2 bin yıldan fazla süredir kullanılan sarı kantaron antidepresan özelliğe sahip. Ancak bu özellik tıbbi antidepresan preparatların tedavi oranına göre çok daha düşük. Ayrıca sarı kantaron kullananlarda yüzde 8.5 oranında mide ve bağırsak sorunları, yüzde 4.5 oranında bulantı, baş dönmesi, yüzde 4.5 oranında uyuşukluk ve yüzde 4 oranında da ağız kuruluğu şikâyeti görülmüş. Üstelik sarı kantaron başka ilaçlarla birlikte kullanıldığında bu ilaçların hiçbir etki göstermeden vücuttan atılmasına neden oluyor.
Ginseg huzursuz ediyor
Ginseng kortizol hormonu salgısını artırır. Kortizol hormonunun artışa geçmesiyle kan damarları genişler, kan basıncı yükselir. Böylelikle doku ve organlara daha bol kan akışı sağlanır. Bol kan akışı hücrelere giden oksijen ve gıda maddesini artırır ve hücreler daha çok enerji üretmeye başlar. Ginseng'i düzenli kullanan bireylerdeki enerji artışının temel sebebi de budur. Ancak kortizol hormonunun artışı sonucunda hücrelerde enerji üretiminin fazlalaşması, uzun vadede yüksek tansiyon, baş dönmesi, halsizlik, yorgunluk, uykusuzluk, asabiyet, mide ve bağırsak mukozasında zedelenme, ülser ve gastrit oluşum riskine sebep olabilir. Bu yan etkiler gözlendiğinde Ginseng'in kullanımı derhal bırakılmalıdır. Ayrıca Ginseng preparatlarının çoğunda alkol ve başka bir uyarıcı olan efedrinin bulunduğu tespit edilmiştir. Efedrin sporcular için doğrudan diskalifiye edilmeye sebep olan önemli bir doping maddesidir. Bu madde yaşlılarda kalp krizi riskine sebep olur.
Ekinezya karaciğere zararlı
Bağışıklığı güçlendirip mikropların yok edilmesini kolaylaştırdığı söylense de ekinezyanın bakterileri öldürücü etkisi çok zayıftır. Üstelik ekinezya bazı bireylerde 'anaflaktik şok'a neden olabilecek düzeyde alerjik reaksiyonlara, mide ve bağırsak mukozasında tahribata, ishal veya tersine kabızlığa, deride yanma, alerji ve tahribata neden olabilir. Özellikle karaciğere yan etkisi olan ilaçlarla birlikte kesinlikle alınmamalıdır.
Kedi otu bağımlılık yapar
Uyku kalitesini artıran uyanmadaki zorluğu azaltan etkisi sebebiyle kedi otu yaygın olarak kullanılmakta. Ancak kedi otu, kalp çarpıntısı, baş ağrısı, bağımlılık, vücut ısısının düşmesi, halüsinasyon, kas gevşemesinde artış ve hassasiyet kaybının da sebebi. Bağımlılık yapan kedi otundan gebelikte de kesinlikle uzak durmak şart.
Omega 3 balon mu?
Kanı sulandırıcı ve kan dolaşımını kolaylaştırıcı etkisi ile Omega 3 yağlar, kalp ve damar rahatsızlıklarından Alzheimer ve Parkinson'a, iltihaptan kansere kadar pek çok alanda yaygın olarak kullanılıyor. Ancak Omega 3 için söylenenler biraz abartılı. Zira tüm bu rahatsızlıklara karşı tedaviye destek amacıyla kullanılsa da, hiçbir surette tek başına kalp ve damar hastalıklarını, Alzheimer, Parkinson, stres ve depresyon gibi nörolojik hastalıkları, diyabeti ve diğer pek çok rahatsızlığı iyileştirecek potansiyeli yok. Bu yüzden Omega 3'ü sadece kalp ve damar hastalığı olmayan, kan sulandırıcı kullanmayanlar alabilir. Tabii, gingko biloba, zencefil, aspirin, cumadin, warwarin, tabochan, soğan ve sarmısaktan herhangi biriyle birlikte kullanmamak koşuluyla. Aksi takdirde iç kanama riski söz konusu olabilir.
Yumurta sağlıklı mı?
Sağlığa nelerin iyi gelip nelerin olumsuz etkilediği konusunda uzmanlar da kararsız Dr. Mehmet Öz yumurta mutlaka tüketilmesi derken ABD'li uzmanlar kesinlikle zararlı diyor. Benzer bir anlaşmazlık da yağlar için geçerli kimi uzmanlar yağlar zararlı derken kimi uzmanlar yağ tüketiminin gerekliliğini savunuyor. İşte uzmanlardan farklı yaklaşımlar: Mehmet Öz bir kolestrol bombası olarak etiketlendikdten sonra yumurtanın bu ününü yok edebilmek için yıllar geçti diyor. Bu kolestrol içermediği anlamına gelmemektedir diyen Öz, röportajlarında "Bir yumurtanın içinde bir parça bonfilenin içindekinden daha fazla kolestrol vardır. Fakat kalbiniz için gerçekten ama gerçekten sağlıksız olan doymuş yağdır. Yumurta sadece 1.5 gram doymuş yağ içermektedir ve bir çorba kaşığı tereyağında 7 gram ve biftekte 16 gram doymuş yağ vardır" diyerek faydalarına dikkat çekiyor.
Yumurta sigara kadar zararlı oluyor
Kanada'da yapılan araştırma ise kırk yaşından sonra haftada üç öğünden fazla tüketilen yumurtanın kalbe en az sigara kadar zarar verdiğini ortaya koyuyor. Üstelik uzmanlar protein, vitamin ve yağ oranıyla vücudun birçok ihtiyacını karşılayan yumurtanın kalp tıkanıklarına sebep olduğunu iddia ediyor.
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, "Çalışma gözleme dayalı yapılmış, bu sebeple güvenilir değil. Haftada 4 defadan fazla yumurta yenmesinin boyun damarındaki plakların kalınlaştırdığını iddia etmek yetersiz bir bilgi. Israrla kalp damar hastalığı olan ve tüm sağlıklı insanların her gün bir ya da iki yumurta yemesini söylüyoruz" diyor.
Tereyağının kalple ilişkisi nasıl?
Bugüne kadar kalp ve damar hastalıklarının en büyük müsebbibi olarak da yağları biliyorduk. Son araştırmalar tereyağının da zararlı olmadığını gösteriyor. Kanadalı bilim adamlarınca yapılan araştırmalara göre tereyağı ve sığır eti kalp krizi riskini ve kolesterolü düşürüyor, şeker hastalığı ve obeziteyi tedaviye yardımcı oluyor. Bu konuda bilinen birçok başka çalışma ise kolesterol artışına ve damar sertliğine eğilimli kişilerde, tereyağı yenilmesinin riski arttırdığını gösteriyor.
Bunlara dikkat edin
* Ginkgo biloba'yı kullanmak istiyorsanız kan sulandırıcı ilaç kullanmamanız, kalp ve damar hastası olmamanız gerekiyor.
* Sarı kantaron başka ilaçlarla birlikte kullanıldığında bu ilaçların hiçbir etki göstermeden vücuttan atılmasına neden olur.
* Yüksek tansiyon hastaları, sinir rahatsızlığı, kalp çarpıntısı olanlar, astım hastaları ve yüksek ateş görülen kişilerde ginseng kesinlikle kullanılmamalı, kullanılıyorsa da derhal terk edilmeli.
* Bilinenin ve reklamlarının aksine ekinezya bitkisinin bakterileri öldüren etkisi çok zayıftır ve virüslere karşı etkisiyse yok denecek kadar az.
* Kedi otu, kalp çarpıntısı, baş ağrısı, bağımlılık, vücut ısısının düşmesi, halüsinasyon, kas gevşemesinde artış ve hassasiyet kaybına neden olabiliyor.
* Omega 3'ü sadece kalp ve damar hastalığı olmayan, kan sulandırıcı kullanmayanlar alabilir.