Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'ne (DTCF) 28 yıl önce öğrenci olarak gelen ve herkesin Nebi Çim olarak tanıdığı Nebi Coşkun, elinden düşürmediği fotoğraf makinesiyle hem solcu hem de sağcı öğrencilerin Nebi Ağabeyi olmayı başardı. 1985'te Adıyaman'dan Ankara'ya gelerek DTCF Sümeroloji Bölümü'ne kayıt yaptıran Coşkun, öğrencilik yıllarında arkadaşlarının fotoğraflarını çekmeye başladı. Coşkun, bu uğraşını yaşam biçimine dönüştürerek, "Üniversiteye bilim adamı olmak için geldim ama film adamı oldum" dedi.
İŞ DEĞİL AŞK
DTCF deyince hemen hemen herkesin aklına Foto Nebi gelir. Fotoğraf makinesi, şapkası ve gazeteci yeleğiyle öğrenci olarak girdiği fakültede fotoğraf tutkusu yıllar sonra onu fakültenin sembol isimlerinden biri haline getirdi. Olaylarıyla ünlü fakültede öğrencilerle, etkinliklerin fotoğrafını çekerek para kazanan Foto Nebi, "Bu fakülteden içeri girdiğimde 23 yaşındaydım. Şimdi 50 yaşındayım. DTCF ve fotoğraf benim için işin ötesinde bir aşk" diye konuştu.
"YERİ GELİYOR TEKME YİYORUM"
Nebi Çim diye tanınan Nebi Coşkun, bugüne kadar 30 bine yakın öğrencinin mezun olmasına tanıklık etti. Türkiye'nin ve dünyanın farklı yerlerinde okumak için fakülteye gelen binlerce öğrenciyle arkadaşlık kurdu, sorunlarını çözdü. Öğrenciler ile aralarında çok büyük bir güven olduğunu söyleyen Coşkun, "Ben yıllardır bu okuldayım. Öğrencilerle ekmeğimi paylaşıyorum. Birbirinden hoşlanan iki kişiyi tanıştırdığım da oluyor. Hatta gruplar arasındaki kavganın ortasında kalıp tekme yediğim de oluyor" dedi.
3 MİLYON FOTOĞRAF
Günde 100 kareden fazla fotoğraf çektiğini ifade eden Coşkun, "DTCF'de bugüne kadar 3 milyona yakın fotoğraf çektim. Bunların arasında şimdi çok önemli yerlerde olan kişilerin gençlik yıllarının fotoğrafları da var. DTCF'yi bugüne getiren siyasi kavgaların fotoğrafları da. Zamanında yolu buradan geçen kim varsa Ankara'ya döndüklerinde halen beni soruyorsa bu benim için en büyük mutluluk" dedi.
SAVAŞ AY'A BENZİYOR
Şapkası,gazeteci yeleği ve fotoğraf makinesiyle ünlü gazeteci Savaş Ay'a benzetildiğini söyleyen Coşkun, "Bir zamanlar herkes beni Savaş Ay diye çağırırdı" dedi. Coşkun, DTCF'ye bir ömür verdiğini belirterek, şöyle konuştu: "Ben buranın aşığıyım. Bu fakülte de nefes alıp, veriyorum. Türkiye'de üniversite fakültelerinde bu işi yapanlar var ama hiç biri benim gibi bu işi bu kadar sürdüremedi. Sağlığım elverdiği sürece de burayı bırakmayacağım."