Spora düşkünlüğü ile bilinen merhum
Turgut Özal, Türk sporunun gelişmesini sağlamak için sporculara özgü vergi muafiyeti getirmişti.
Muafiyet sonrası ülkemiz özellikle yabancı futbolcular için tam anlamıyla bir vergi cenneti haline geldi.
Alman, İngiliz, Romen, Rus, Brezilyalı, Bulgar ve Afrika kökenli futbolcular kolaylıkla transfer edilmeye başladı.
Transfer ücretinden vergi alınmaması yerli futbolcunun da haddinden fazla para kazanmasını sağladı.
Tam bu sırada özel televizyonlarda başlayan Televole haberciliği ile yerli ve yabancı oyuncular medyanın oyuncağı haline geldi.
Özellikle yerli oyuncular şöhretin ve paranın ağırlığı altında kalınca şımardılar. Transferde büyük paralar dönmeye başlayınca kulüpler yabancılara yöneldi.
Özellikle
Brezilya ve
Afrikalı oyuncular fiyatlarının azlığı ve başarılarıyla göz doldurunca yabancı sayısı her geçen gün daha da arttı.
Bazı başarılı örneklere rağmen genelde yabancıların kaliteli çıkmaması da Türk futbolunu olumsuz etkiledi.
Başta yerli futbolcuların fiyatını düşürmek ve takımın kalitesini yükseltmek amacıyla yapılan bu transferler zamanla yönetimlerin güç gösterisi haline döndü. Hele rakiplerinin anlaştığı oyuncuları daha fazla para vererek son anda rakibin elinden alması taraftarlar üzerinde morfin etkisi yapmaya başlayınca sahalardaki rekabet transfere taşındı.
Geldiğimiz noktada basının şişirmesi sonucu havaalanında davul zurna eşliğinde karşılanarak omuzlara alınan, daha sonra bekleneni veremeyip
Türkiye'yi sessiz sedasız terk eden futbolcuların sayısı hiç de az değil.
Ara transfer döneminin bitmesine sayılı günler kaldı. Özellikle büyük takımlar yabancı transferi için çabalıyorlar.
En çok konuşulanı ise
Galatasaray Inter'in yıldızı
Wesley Sneijder'ın peşinde.
Yaklaşık maliyet 30 milyon lira.
Yani
Galatasaray Basketbol Takımının bütçesinin iki katı.
Ancak
Hollandalı nazlanıyor.
Inter'deki iki aylık maaşını da
Galatasaray'a yıkma uğraşında.
Bir oyuncuya bu kadar para vermek ne kadar adil.
Hem de kulüpler vergi affı için
Ankara'da hükümetin kapısını aşındırırken...