Gençlerbirliği, 90. yaşını törenlerle! kutladı Silik ve sönük geçen bir kutlama oldu.
Aksiyon yok, heyecan yok, sinerji yok. Tabiri caizse; adet yerini bulsun dercesine bir 90. yaş kutlaması.
Oysa, Başkent'in köklü kulübü
Gençlerbirliği için gümbür gümbür bir kutlama olmalıydı.
Kutlamalar; yazılı ve görsel medyada kulübün şanına yakışır şekilde yer almalıydı.
Çok sıradan bir kutlama oldu.
Başkentli spor yazarları,
İlhan Cavcav'a 30 yılı aşkın başkanlığında inanılmaz destek verdi. Bunu yadsımak; güneşi balçıkla sıvamaya benzer.
Ya da siyaha beyaz demek gibi.
Ancak, sayın
Cavcav, spor medyasından aldığı desteği ilerleyen zaman içerisinde unutmuşa benziyor.
Böylesine anlamlı bir kutlamanın medyaya daveti sıradan olmamalıydı.
Elbette, kimse kırmızı dipli mumla davet beklemiyor. Ancak, yıllarca
Gençlerbirliği ile etle tırnak gibi iç içe olan spor medyasını mahalle esnafını düğüne çağırır gibi çağırmak işi oldu bittiye getirmekle eşdeğer olmuştur.
Oysa, isme gönderilecek bir davetiye, hem verilen değeri hem de katılımın candan ve gönülden istendiğini ortaya koyardı.
Sayın Cavcav, zor günlerde yardım elini uzatmalarını istediği Ankara spor medyasının ne kadar omurgalı olduğunu iyi bilir. 'Vefa'yı, bozacı! ile karıştırmamak gerekir.
Bu arada, sayın başkanın;
"Başkent'ten gelecekte bir şampiyon çıkacaktır. Şampiyonluk için çok para harcamaya gerek yok" sözleri de kusura bakmasın ama;
"Ölme eşeğim ölme. Yaza yonca bitecek" ata sözünü, yani umutsuz bir bekleyişi hatırlattı.
Her şeyin bir bedeli vardır.
Şampiyon olmanın da.
İlerisi için umut vaat eden futbolcuları ucuza alıp, pahalı satmayı ilke edinen bir felsefeyle ancak yaza yonca bitmesini beklersin.