Üniversitede etkinlik, verimlilik ve başarı kuşkusuz ki, tek başına öğretim üyesine veya kuruma endeksli bir hal değildir ayrıca sadece öğrenciye de endeksli değildir. Başarı ve verimlilik için okulun, öğretim üyelerinin, öğrencilerin, ailelerin ve toplumun katıldığı daha büyük, anlamlı bir yapının oluşturulması gerekmektedir.
Üniversite gençliği, ülkemizin geleceği bakımından önemlidir.
Öğrencilerimiz, ne kadar nitelikli, yarışmacı ve rekabetçi bir anlayış içerisinde eğitimöğretim hayatlarını tamamlarlarsa, muhakkak ki, o kadar parlak bir geleceğin hazırlayıcısı ve sahibi olacaklardır.
Günümüzde, Üniversitelerimiz, gençlerimiz açısından sürekli daha iyi ortamları oluşturabilmenin çabası içindedir.
Hatta yarış halindedir. Hem fiziki ortamlar, hem müfredat bakımından yapılanlara ek olarak, sosyal hayatları açısından da inanılmaz kaynaklar ve imkanlar ortaya konulmaktadır. Ancak, bunlar başarı ve verimliliği olumlu etkilese bile yeterli olmuyor.
Toplumun, kesinlikle işe dahil olması gerekiyor. Fakir fukarayı, garip gurebayı gözetmek; hali vakti yerinde olmayana katkı sağlamak ve bu katkıların kurumsallaşmasına çalışmak esas olmalıdır. Bu katkıları yalnızca burs, kredi, barınma imkânları olarak da görmemek lazımdır. Bunların yanı sıra, staj, proje vb. enstrümanlarla üniversite ve sektörler arasında eğitimöğretim işbirliği ile başlayan ve gançlerin iş bulmalarına, istihdamlarına kadar uzanan bir halka tesis edilmeli; mezunlar arası dayanışmalar kuvvetlendirilmelidir.
Fakat, özellikle ailelerin çocuklarının öğrenim hayatlarıyla ilgileri çok belirleyicidir.
Yükseköğrenime devam eden çocuklarının okul içi ve okul dışı faaliyetleri ile ilgili olarak, ailelerin mutlaka daha aktif olmaları yararlı olacaktır. Çocuklarımıza ilk ve orta öğrenim hayatları boyunca göstermiş olduğumuz ihtimamı, ilgiyi yüksek öğrenimlerinde tümden kesmek, üzücü, travmatik sonuçlar doğurabilmektedir.
Bu bakımdan hep beraber, daha duyarlı olacağımız, gençlerimizi hayata daha hazır, mukavim hale getireceğimiz bir yaklaşımı benimsemeliyiz.