Bir futbol sezonu daha sona eriyor. Şampiyonu ve küme düşenleri ile takımlar lig tarihindeki yerini alacak.
Sevinç ve hüzün her zaman olduğu gibi bir birine karışacak. Ve tabi, gözyaşları da. Taraftarlık coşkusu özellikle son haftalarda tavan yapar.
Bir sezonun emeği, alın teri yerini bulurken, futbolun temel yapısındaki rekabet de had safhaya çıkar. Rekabet olmazsa olmaz. Rekabetin olmadığı yerde, başarıyı yakalamak zordur. Futbolda, başarıya giden yolda rekabetin gövde gösterisi tribünlerden geçer.
Taraftar gücü, sahadaki rekabetin anahtarıdır. Ancaakk diyelim ve duralım. Hem sahada hem de tribündeki rekabete kavga, dövüş ve de kan karışırsa işte o zaman kötü.
Geçtiğimiz hafta ezeli rekabette ne yazık ki, bunların hepsini yaşadık.
Türk futbolunun lokomotifi iki takım oyuncularının saha içindeki fair-play ruhuna tamamen ters düşen davranışları, beyinlerde gelecek için kara senaryoların yazılmasına neden oldu. Üzerine giydiği forma nedeniyle kanı akan ve de 19 yaşında hayata veda eden genç için söylenecek ne olabilir ki? Bu kin, bu nefret, bu intikam duyguları neden? Herkesin aklını başına alma zamanı geldi de geçiyor bile. Zevkler ve renkler nasıl tartışılmaz ise, kişilerin kendi hür iradesi ile tuttuğu ve sempatizanı olduğu takımı da tartışmaya gerek yok.
Dönün, etrafınıza bakın. Aynı evden değişik takıma gönül veren yok mu?
Anne, baba, çocuklar hep bir takımın taraftarı mı? Maç sabahı kol kola yürüyen biri erkek, diğeri kız iki genç gördüm. Birinin üzerinde
Fenerbahçe, diğerinin üzerinde ise
Galatasaray forması vardı. İnanın çok güzel görüntüydü. Büyük bir ihtimalle de kardeştiler. Sonuç olarak, tribünde tatlı rekabet, dışarıda ise hep dostluk olsun diyoruz.
Bakın,
UEFA'nın 2012-2013 Fair-Play Ligi sıralaması yayınlandı.
Sıralama,
Türkiye açısından hiç de hoş değil. 53 ülke arasında 46. sırada yer almışız. Hazin bir tablo.
Pozitif oyun (sadece oyuna konsantre olmak ve hile yapmamak) rakibe ve hakeme saygı, taraftarların ve yöneticilerin tutumu ve aldıkları cezalar göz önüne alınarak yapılan bu değerlendirme ülke futbolumuz adına oldukça düşündürücü. Bu tablonun değişmesi elbette elimizde.
Ancak, başta yöneticisi olmak üzere, taraftarı, teknik yönetimi, futbolcusu ile herkesin elini taşın altına sokması gerekecek.