Beşinci kez aday olduk. Yine kaybettik. Oysa bu kez çok yaklaşmıştık.
2020 Olimpiyatları'nı düzenlemeyi finalde Japonya'ya kaptırdık. Bir spor organizasyonu düzenlemeyi bu kadar çok isteyip, elde edememek gerçekten üzücü. Acaba biraz dinlenip, soluklanmak mı gerek? Acaba; gelecek yıllarda biz
Olimpiyatı değil de,
Olimpiyat bizi ister mi?
En son talipli olduğumuz
2020 Olimpiyatları'nın verilmemesinde son dönemde arka arkaya patlayan
'Doping' olaylarının da etkili olduğunu biliyoruz. Bu köşeden defalarca yazdık. Sporun ve sporcunun baş belası olan dopingin kökünü kurutmak için ne gerekiyorsa yapılmalı.
Konu
TBMM'ye taşınıyor. Doping yapan sporcular ve buna müsaade eden antrenör ve kulüp doktorları için 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası, sporcular için de 4 yıl müsabakalardan men cezası öngören kanun teklifi hazırlanıyormuş.
Kaş yapalım derken, göz çıkarmayalım!
Her doping yapan sporcu, antrenör ve kulüp doktoru nezaretinde mi yasaklı madde alıyor?
Tabi ki hayır. Bu önemli noktayı iyi irdelemek gerek. Yoksa her antrenör ve kulüp doktorunu potansiyel suçlu gibi görmek doğru olmaz kanısındayız.
2001 yılından bu yana
IOC Başkanlığı yapan
Jacgues Rogge görevi bıraktı. Buenos Aires'te yapılan seçimde başkanlığa Alman
Thomas Bach seçildi.
Bach, 1976 Montreal Olimpiyatları'nda eskrimde altın madalya kazanan eski bir sporcu. Bir başka deyişle,
Bach, Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nin ilk
Olimpiyat Şampiyonu Başkanı. Rogge döneminde adaylık için şansımız tutmadı. Dileriz,
Bach döneminde bahtımız açık olur.
***
A Milli Futbol Takımı 3'üncü
Fatih Terim döneminde 3 yıl aradan sonra arka arkaya iki galibiyet aldı.
Andorra'yı bir kenara koyarsak,
Romanya galibiyeti elbette önemli.
Yoksa, Kahve ağzıyla konuşursak, Andorra'yı yenmeyeni dövüyorlar!
Andorra gibi gruplarda gerçekten çok zayıf takımlar var. Bunlardan biri de
San Marino. Hani, şu yıllar önce
Ankara'da ilk gollerini bize atan
San Marino. Hatırladınız değil mi?
İşte o
San Marino, geçtiğimiz salı günü
Polonya'ya kendi sahasında 5-1 yenildi. Ancak maç sonrası sevinen
Polonya değil
San Marino'ydu.
Çünkü adamlar en son gollerini
2008 yılında
Slovakya'ya atmışlar. Tam 5 yıl aradan sonra bir maçta gol atıyorlar. Onlar için galibiyetten daha önemli.
Andorra ve
Romanya maçı sonrası
Dünya Kupası şansımızı tartışmaya başladık. Matematiksel olarak elbette var. Diyelim ki, grup ikincisi olduk. Ancak grup ikincisi olmamız da yetmiyor. Çünkü 9 gruptan en iyi 8 grup ikincisi Play-Off oynayacak.
Bir grubun ikincisi elenecek. Gruplara bakıldığında bu durumda bıçak sırtı görünüyor. Bir başka deyişle, geride kalan
Estonya ve
Hollanda maçlarının galibiyeti yetmeyebilir.