LTS Teknoloji Grup Başkanı Talat Sam, Ankara'da tam bir girişimcilik örneği sergiliyor. Teknolojiyi yakından takip ediyor, kendini sürekli yeniliyor ve en önemlisi insanların ihtiyaçlarına cevap verebilmek adına adımlar atıyor. Bir ilki başararak başörtülü kadınlara özel olarak formüle ettiği Revox marka şampuanlarla adını duyuran Sam'ın, çeşitli sektörlerdeki girişimleri devam ediyor.
Talat Sam nerede, nasıl bir ailede büyüdü, kendinizden bahseder misiniz?
1958 Kars Arpaçay doğumluyum. 1979'da ailemle birlikte Ankara'ya göç ettik. Evliyim, iki çocuğum var. Babam kapı pencere yapardı. Bende bir müddet, öğrenim yaptığım süre boyunca onun yanında çalıştım. Ankara'da bulunduğum süre demir çelik sektöründe bir süre çalıştıktan sonra kendi işimi kurmaya karar verdim. Kendi geliştirdiğim bir ısıtıcı sistemiyle o zamanlar çok parafinli olan fuil oillerin kaloriferde kolaylıkla yanmalarını sağlayan bir sistem geliştirdim. Sonra o sistemin patent müracaatına müteakip bütün devlet dairelerine, fuil oil alım satım ticareti yapan kişilerin tankerlerine vesaire monte ettik. 1983'te inşaat sektörüne girdim. 1983'ten 2003 yılına kadar inşaat sektöründe çalıştım. Daha sonra sanayi sektörüne adım attım.
Farklı sektörlerdeki çalışmalarınızdan söz eder misiniz?
Günümüzde madencilikle ilgili sağlanan bazı kolaylıklar ve bazı atılımlar benim madencilik sektörüne eğilmemi sağladı. Gelişmiş teknolojiler kullanarak tespit ettiğimiz metal madenlerin bulunduğu sahaların tespitini yapıp sonra bu sahaların ruhsatlandırılmasını daha sonra işletme aşamasına gelmesini temin eden bir ekip kurdum. Şu an 53 maden ruhsatımız var. Kanada'nın Gento firması ile ortak bir konsorsiyum oluşturduk. Türkiye'de bir ilk olacak 3 boyutlu printer üretimini gerçekleştirdik. Güneş enerjisinin 7/24 kullanılmasına yönelik çalışmalarımız son sürat devam ediyor.
'İhtiyaçlara cevap verdim'
Neden tek bir sektör değil de ayrı ayrı sektörler?
Yaşadığımız hayat koşulları, her insan için farklı zorluklar sunuyor. Ben ihtiyaçlara doğru zamanda doğru cevaplar verdim. Benim için önemli olan, ihtiyaçtan kaynaklı konulara cevap verebilmek, sektörün bir önemi yok.
Sağlık sektöründe de büyük atılımlarınız var. Türkiye'de ilk kez kapalı kadınlara özel şampuan ürettiniz. Bu fikir nasıl doğdu?
Çevremde, ailemde pek çok kadın, başları kapalı ve polis, asker işleri gereği sürekli şapka takmak zorunda kalan insanlar var. Başörtülü kadınlardan çok sık bir şekilde saçlarının anormal derecede döküldüğüne dair şikayetler geliyordu. Bölgesel olarak dökülüyor. Kadınların başörtüleri saçların hava almamasına neden oluyor. Hava alamadığı zaman hücreler yeteri kadar beslenemiyor. Yeterli oksijeni alamayan saç hücrelerinde kan sirkülasyonu da olmuyor. Bu olmayınca saç hücreleri zamanla zayıflıyor. Biz geliştirdiğimiz bu formül sayesinde suyu bol oksijenli hale getiriyoruz. Saçlara kaybettiği oksijeni geri kazandırıyoruz. Kapalı saçlarla özel şampuanlarımızı Türkiye'deki 22 bin eczaneyle sınırlı kalmamak için bütün ıtriyat depo ve kanallara satış ve pazarlamasını yapan irili ufaklı tüm firmalara ulaşmak için ekibimiz çalışıyor.
'Ankara'nın pozitif enerjisi var'
İstanbul'da bu işi yapmakla Ankara'da yapmak arasında ne gibi farklar var?
Globalleşen dünyada artık mesafelerin bir önemi yok. İstanbul'a sektörel bazda baktığımız zaman ürünlerimizi üreten bir firma yok. Bu konuda tek üretici olma konumundayız ve bunun sorumluluğunun bilincindeyiz. Pazarlama konusunda ise İstanbul'da olmak çok önemli bir konu. Biz bu konuyu da Marmara, Ege, Akdeniz bölgesi ve İç Anadolu bölgesi olmak üzere bölge müdürlükleri kurarak kaynağa yerinde ulaşıyoruz. İstanbul'da olmamızın bir dezavantajı var. Hammaddelerimizin çoğu yurt dışından geldiğinden ve İstanbul gümrüğü bu konuda ihtisas gümrüğü olduğu için oraya iniyor. Oradan buraya ürünleri getirmek bir maliyet gerektiriyor. Ama bu çok önemli bir dezavantaj değil. Ankara'nın pozitif bir enerjisi var. Biz bu enerjiyi hiçbir yerde bulamadık. Biz sadece bu pozitif enerjiyi bırakıp gitmek istemedik.
Atkuyruğu şampuanı da günümüzde saç dökülme sorunu ve cansız saçların ihtiyacı olan gücü kazandırıyor. Bu şampuanın ilginç bir çıkışı var….
Atkuyruğu ekstraktı Türkiye'de kırkkilit otu dediğimiz bir bitki. Amerika'da at yarışlarında ya da gösterilerde kullanılan atların yele ve kuyruk bakımlarını yaparken kullanılan ürünleri araştırdık. Bunların bakımlarını yapan seyisler de atların kullandığı şampuanlardan kullanmaya başlamış ve olumlu sonuçlar almış. Amerikalı bilim adamları at şampuanında kullanılan horse tail adı verilen ekstraktın saçları kalınlaştırdığını, gürleştirdiğini, canlandırdığını görmüşler. Biz asıl bu formülasyonu ülkemizdeki saç diplerine uygun tek bir ürün haline getirdik. Ülkemizin endemik bitki zenginliğinden de faydalandık.
Diş sağlığına yönelik AR-GE çalışması var
Geomass ARGE isimli bir laboratuarınız var. Nasıl kuruldu?
Geomass ARGE 2011 yılında kuruldu. Ülkemizde ARGE pahalı ve yüksek maliyetlere ulaşıyor. Kalifikasyonları sağlamak için kaliteli kalibrasyon yeteneğine sahip insan bulmak neredeyse imkansız gibi. Biz bu kadroları sürdürmek aynı zamanda dışarıdaki diğer firmalara da hizmet vermek anlamında son derece modern, son derece teknolojik cihaz ve ekipmanlarla kalite, formülasyon ve tetkikle ilgili laboratuarımızı kurduk.
Girişimleriniz ve devam eden projeleriniz var. Onlardan söz eder misiniz?
Ülkemizdeki insanlarımızın ağız, diş ve çene sağlığıyla ilgili gerçekten ihtiyaç duyulan birkaç ürünün AR-GE'si devam ediyor. İleride onların lansmanını yaparak duyuracağız. Enerji tasarrufuna yönelik bazı hamleler içindeyiz. Aynı zamanda içme sularıyla ilgili kirlenmeyi engelleyici, faydalı bakterileri laboratuvar ortamında üreten bir girişimimiz olacak.
Girişimde bulunmak isteyenlere ne gibi önerileriniz olacak?
Devletimiz, gençlerimizin ya da girişimde bulunmak isteyenlerin çabalarını ve çalışmalarını destekler nitelikte birçok hibe ve desteklerde bulunuyor. Sebat etsinler, yılmasınlar, umutlarını kaybetmesinler.
TUĞBA CEYLAN