Onlar, kimsenin görmediği, seslerini duymadığı tiyatro kahramanları. Onlar hayranlıkla izlenen sanatçılara güven verenler, tiyatronun olmazsa olmazı suflözler. Dekorların arasından oyuncunun her repliğini takip eden, onlarla aynı duyguyu yaşayan ve kimi zaman nefes almaya bile çekinerek her oyunda ayrı bir macera yaşayan suflözler, seyirci fark etmese de oyunun akışı için büyük önem taşıyor. Devlet Tiyatrosu (DT) çatısında görev alan tiyatronun fısıldayan kahramanı perdenin arkasında yaşananları anlattı. 18 yıldır suflöz olarak çalışan Esra Erkut, tiyatroyu, asıl mesleği müzik öğretmenliğine tercih ettiğini söyledi.
"ÇOCUĞUMUZ GİBİ"
"Her oyuncu kendi rolünü düşünür ama biz arkada bütün oyuncuları düşünüyoruz" diyen Erkut, her oyunun çocukları gibi olduğunu söyleyerek, "Oyunu okuma provasından itibaren alıp büyütüyorsunuz, çocuk gibi" dedi.
HER OYUN MACERA
Müjde Yazar da üç yıldır DT çatısı altında sahneye fısıldıyor. Suflözlüğün aslında prova aşamasında ortaya çıktığını ve bu dönemde oyuncunun ezberini yapmasında yardımcı olduklarını anlatan Yazar, "Suflözlük çok garip bir iş. Eğitimi yok bunun. Pat diye işin içine giriyorsunuz: Öğreteni yok, usulü, püf noktası yok. Kendiniz keşfediyorsunuz her şeyi dolayısıyla her oyun yeni bir macera demek" diye konuştu.