Mahallede top oynayan çocuklar arasında mızıkçılar olur. Topu alıp kaçarlar, kendilerine ihtiyaç olduğunda evden çıkmazlar.
Beko Basketbol Ligi'nin final serisinde Türk sporunun iki tarihi çınarı
Galatasaray da Fenerbahçe de mızıkçı çocuklar gibiydiler. İlk maçtan itibaren bilerek, isteyerek tırmandırılan gerilim
Galatasaray takımının şampiyonluk maçına çıkmamasına kadar geldi. Her iki kulüpte de ortamı yatıştırmak yerine gerginliği tırmandıran, açıklama yapma fırsatı ile sürekli medya önünde olan laf cambazları vardı. Hiç geri vites yapmadılar, hiç yumuşatmadılar. Tüm maharetleriyle bu rezilliği Türk sporuna yaşattıkları için koltukları kabarıyordur sanırım şimdi.
Fenerbahçe'de Mahmut Uslu, Galatasaray takımında ise
Lütfü Arıboğan basketbolun içinden gelmelerine rağmen gerginlik politikasının baş aktörleriydiler. Kendisine basın karşısına çıkıp konuşma yetkisi verilen kişiler sarf ettikleri her kelimeyle tribünlerin ibresini biraz daha arttırdılar. Ve sürekli suçu da karşı tarafa yüklediler. Bundan sonra top federasyonda. Basketbol Federasyonu kendi kuralları çerçevesinde ceza verecek. Belki de bu tip rezillikler karşısında verilecek cezalar daha da ağırlaştırılmalı. Bu iki kulübümüz hem basketbol hem ülke spor tarihine sürdükleri kara leke için özür dilemeliler. Basketbolun içinden gelmelerine rağmen olayların faili durumundaki
Mahmut Uslu ile
Lütfü Arıboğan ise ömür boyu salonlara alınmamalı… İki kulübümüz de '
Biz şuyuz, biz buyuz' kibrini bırakmalı ve bu ülke sporunun birer hizmetkarı olduklarını unutmamalı...