Atletizmin kalbi Hacı Ahmet Pekel... Yaptığı spora gönlünü veren, kendini adayanlardan. Atletizme geç başlamasına rağmen kazandığı ciddi başarılar takdir edilecek türden. Eşi Özge Pekel ve oğlu Yağız onun hep yanında…
Kendinizden kısaca bahseder misiniz?
Almanya'da Goethe Enstitüsü'nde Almanca Dil Eğitimi aldım. 1996-2000 yıllarında Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Beden Eğitimi Öğretmenliği Bölümü'nde eğitim gördüm. Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü'nde, 'Antrenman ve Hareket Bilgisi' üzerine yüksek lisans yaptım. 2002'de Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu'nda Araştırma Görevlisi oldum. 2003'te yüksek lisans, 2007'de doktora çalışmamı bitirdim. Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Antrenörlük Eğitimi Bölümü'nde bölüm başkan yardımcılığı yapıyorum.
Spora ne zaman ve nasıl başladınız?
Atletizme 1990'da Kuleli Askeri Lisesi'nde başladım. Beden eğitimi öğretmenimiz 100 metre yarışı yapacaktı. Ben 1. oldum. Atletizmden sorumlu komutana gönderdiler. 3 ay sonra Türkiye şampiyonu oldum. Atletizmde 17 yaşında keşfedildim.
Antrenörlük sizde nasıl bir heyecan uyandırdı?
Antrenörlük meslek olduğu kadar aynı zamanda yaşam biçimi. İnsanların dinlediği saatte bizim iş yükümüz artıyor. Tatillerde tatile çıkmak yerine şehir dışında yarışmada oluyoruz.
Bu tempo sizi biraz yormuş gibi görünüyor…
Geçtiğimiz yıl Akdeniz Oyunları sonrasında antrenörlüğü bıraktım. Akademisyenlikle bir arada yürümüyor. Artık faal antrenörlük bitti.
Atletizmle ev yaşantısı nasıl gidiyor?
Spor ve evlilik bir aradaysa başarı sadece sizin fedakarlığınızla sınırlı değil. Asıl fedakarlığı çocuklarımız yaşıyor. Bunu yaşatmamak için her fırsatta Yağız'la zaman geçiriyorum. Bir çocuğun yaşantısında anne ve babanın tam olarak fotoğraf karesinde olması gerektiğine inananlardanım.
KAÇIP KAÇIP TERLİYORSUN
Sporla ilgili unutamadığınız bir anınız var mı?
Sürekli hatırladığım iyisiyle kötüsüyle çok anım var. 1991'de İzmir'de ilk milli takım seçmesindeyim. Yurt dışında yaşayan annemle babam da ilk kez beni izlemeye geldi. 200 metre yarışında finalde şampiyon olarak Milli Takım'ı garantiledim. Stadın basamaklarını bizimkilere müjdeyi çabuk vereyim diye üçer beşer çıkıyorum. Ellerimi havaya kaldırdım ve 'Milli takımdayıııım!' diye bağırdım. Annem formamın içinden sırtıma doğru elini soktu ve elindeki ıslaklığı bana göstererek 'Kaçıp kaçıp terliyosun, hasta olacan!' dedi.