Her şey Euro 2000'den sonra oldu…
Romanya, Portekiz ve İngiltere'nin de bulunduğu grupta 1 puan alarak elendiler. Hezimete uğramışlardı! Hemen her kesimden
"Büyük eleştiriler" aldılar. Kendileriyle,
"Alay edenler" bile oldu. Bir şeyler yapmaları gerekiyordu; yaptılar! Federasyonun önderliğinde futbol otoriterlerini buluşturdular. Günlerce tartışarak, kafa yorarak, sonunda çözüm ürettiler! Federasyon,
"Altyapıya yatırım yapmayan kulüplere lisans yok" dedi ve bunu alt yapı komisyonu kurarak takibe aldı. Altyapıda en az 3 çim saha, uzman altyapı antrenörleri, masaj salonu, fitness salonu, sauna ve sağlık bölümü şart koşuldu! Kulüplerde alt yapılar geliştikten sonra sıra oyuncuları bulmaya geldi. Ülke çapında harekete geçtiler… 5- 6 yaş grubundan başlamak üzere geniş çapta bir yetenek taraması yapıldı.
"Gelecek vadeden çocuklar", profesyonel takımların altyapılarına alındı. Sistemi çok daha iyi biçimde işler ve popüler hale getirmek için 2006 yılında ünlü bir futbolcularını
"Altyapı Koordinatörü" olarak atadılar. Bu arada,
"Futbol değerlendirmeleri üzerine çalışan" Double Pass firması ile anlaşma imzaladılar.
Double Pass, kulüplerin alt yapı tesislerini denetleyerek notlar ve sertifikalar verdi. Kimseye torpil geçmediler… Sıkı denetim yaptılar; kuş uçurmadılar! Altyapıya 14 yılda tam tamına 620 milyon Euro harcadılar… Şu an, altyapılarında 5 bin 445 oyuncuları bulunuyor! 14 yıl içerisinde yapılan bu yatırımlar elbette bir gün meyvesini verecekti. Verdi de!.. Dünya Şampiyonu oldular!
Löw'ün Brezilya'da adeta destan yazan takımından, Almanya'dan söz ediyorum… Öyle hiç kimse, "Durduk yere" başarılı olmuyor… Emek veriyorlar… Ter akıtıyorlar… Kafa patlatıyorlar! En önemlisi, inançla ve ısrarla bir projeyi hayata geçirmek için bıkmadan uğraşıyorlar. Bunun adı