Geçen yazımızda
İlhan Cavcav'a "geçmiş olsun" demiştik.
Rahatsızlanan ve önce hastane, ardından evde dinlenen başkan,
Gençlerbirliği'nin Torku Konyaspor karşısında aldığı 5 gollü galibiyet sonrası iyice ayağa kalkmıştır.
Dün bir spor gazetesinde
İlhan Cavcav'ın teknik direktör
İrfan Buz'la ilgili olarak
"Keşke onu daha önce tanısaydım" şeklinde demecini okudum.
"Eyvah" demek istemiyorum. Çünkü, bildiğimiz
İlhan Cavcav, tabiri caizse
"önce sever, sonra döver". Dileriz bu kez öyle olmaz. Gerçekten de
İrfan Buz, göreve geldiğinden bu yana
Gençlerbirliği'nde gözle görülür bir değişiklik göze çarpıyor.
Başkent ekibi, enerjik ve kişilikli futbol sergilemeye başladı. Bunda
İrfan hocanın payı büyük olsa gerek.
İlk gün de söylemiştik.
İrfan Buz, yabancı dil avantajıyla kadroda yer alan yabancılarla yüz yüze konuşabiliyor.
Onların derdini, isteklerini bire bir dinliyor.
Bu arada, eski teknik adam
Mustafa Kaplan'ın kulakları çınlasın.
Kaplan "Dolapta et varsa kebap, yoksa menemen yaparım" demişti.
Gençlerbirliği'nde "kebap" yapacak malzeme yok ama
"menemen" malzemesinden de keyifli tatlar almaya başladık.
Türk futbolu İrfan Can, Berat gibi gençleri kazanıyor. Özellikle
İrfan Can, son dönemde altyapıdan gelen nadir gençlerden birisi. Kendisine güvenenleri mahcup etmeyerek menemene süper tat katıyor.
"Bataklıkta açan bir gül" gibi olan
İrfan Can'ı dilerim vaktinden önce soldurmayız.
İrfan Can, attığı gollerle ve oynadığı futbolla şimdiden büyük takımların radarına yakalanmış bulunuyor.
Ankara'dan İstanbul'a bir çok kez
"hediye paketi" yapan
İlhan Cavcav, yeni bir paket hazırlığına girmiş midir dersiniz?
Onu elbette zaman gösterecek.
Ancak bizim diyeceğimiz:
"Futbolda can çekişen Başkent'in bir değil, birçok İrfan Can'a ihtiyacı var."