Bazen insanın canı yazmak istemez. Yazmak istese de parmaklar bilgisayarın tuşuna yapışır kalır. Hele gönülden yazacak bir şey yoksa iş daha da zora girer.
Başkent Ankara'nın yüzü futbolda yıllarca gülmüyor. Gülmeyi bir yana bırakın; ağlıyor.
Futbolsevere mutluluk verecek, deyim yerindeyse gaza getirecek hiçbir gelişme yaşanmıyor.
Ankaragücü için
"Zor dostum zor", Gençlerbirliği için
"Ne uzar ne kısalır" demekten sıkıldı insanlar. Şehir
"aksiyon" istiyor. Eski adı
Ankaraspor, yeni ismiyle
Osmanlıspor "Ferrari" gibi başladı sonra
"tek"lemeye başladı. Bunaldı insanlar bunaldı.
Böylesine bir
"kısır döngü" içerisinde yazmak da zaman zaman
"zul" geliyor.
Bugün sizlere bir futbol maçı sonrasını yaşadığım ilginç bir anımı aktarmak istiyorum. O gün serviste nöbetteydim.
Çorumspor, rakibini
1-0 yenmişti. Muhabir arkadaş, takım kadrolarını yazdırdıktan sonra bir türlü golü atan futbolcunun ismini söylemiyordu. Ben de ;
"Arkadaşım, haydi çabuk ol. Golü kim, kaçıncı dakikada attı?" diye sordum Muhabir arkadaştan yine ses gelmiyordu. Sinirlenmeye başlamıştım
-"Alo.. sesim gelmiyor mu?" diye bir kez daha sordum. Karşıdan nihayet yanıt geldi
-"Abi gol karambol" Ayıkla pirincin taşını. Ne demek istemişti acaba.
"Arkadaşım gol karambol ne demek. yoksa maçı seyretmedin mi?" dedim. Cevap gerçekten şaka gibiydi
"Abi maçı seyrettim de, golü kim attı, onu göremedim.
Ceza sahası içerisinde bir karambol oldu. En son topa kim vurdu göremedim. Bu nedenle gol karambol diyelim" Güler misin, ağlar mısın
"Güzel kardeşim, öyle şey olur mu? Yanında kimse yok muydu? Onlara sorsaydı ya" dedim Bizim acemi muhabirin aklı başına gelmişti.
-"Abi bir dakika bekler misin" diyerek izin istedi. Daha sonra golü kimin attığını öğrenip adını yazdırdı Biraz sıkıntılı olsa da işi çözmüştük.