Bazı adamlar içinde oldukları sistemlerde rahat duramazlar. Yapının daha ileri gidebileceğini görür ve herkesin de bunu görebildiğini sanarak neden ileri gidilemediğini sorgularlar.
Taşın altına elini koyması gerekenler, o taşı bile görmezden gelirken onlar taşı değil, altına koyacakları ellerini görmezden gelirler. Ve çekinmeden, korkmadan, cesaretle o güne kadar üzerlerinde olan giysilerinden soyunurlar ve sorumluluk giyinirler üzerlerine.
Ortaya çıkarlar ve
'Ben bu işi daha iyi yaparım' derler. Amaçları geleceği kurmak olur içinde var oldukları yapı için. Günü kurtarmak değildir telaşları. Her adımlarında, her kararlarında geleceğe doğru bir parke taşı daha koyarlar tozlu çamurlu yollara.
Koyarlar ki, arkadan gelenler daha rahat yürüsünler.
Liderlik ile yöneticilik arasında dağlar kadar fark vardır. Yönetici olan sadece yönetir, süreci işletir. Lider ise yol gösterir, hedef belirler. Hedefe nasıl gidileceğini öğretir yanındakilere. Gocunmadan yetiştirir mahiyetindekileri. Örnek olur, idol olur.
Türkiye'de böyle adamlar azdır aslında.
Nüfusa oranladığınızda iki elin parmaklarını ya geçer ya geçmez.
Türkiye'de bu özellikleri taşıyan adamlardan bir tanesi misyonunu tamamlayarak artık ülkesini uluslar arası alanda temsil etmek için yeni bir bayrak açtı.
Belki de buraya kadar merak ettiniz kimden bahsettiğimi. Belki birçok isim geçti aklınızdan. Birçoğunuzun aklına gelen tek ismi tahmin etsem de, spor olduğu için konumuz merakınızı artırmadan hemen
Turgay Demirel diyeyim.
Aslında
Turgay Demirel ile alakalı olarak çok fazla söze gerek yok.
1992 yılından
2015 yılına kadar geçen sürede basketbolumuzun geçirdiği evrimi göz önüne alacak olursanız söylediklerimde ne kadar haklı olduğumu anlarsınız.
Demirel şimdi elini
FİBA Avrupa Başkanı olarak misyonunu sürdürecek.
Türk basketbolu için geride bıraktıkları,
FİBA'da yapabilecekleri için de önemli bir veri.
Turgay başkana yeni görevinde başarılar diliyor, yolun açık olsun diyorum.