Bilmiyorsunuz...
Lafı evirip çevirmeye ya da kulağımızı tersten göstermeye gerek yok. Cesurca söyleyelim ve altını kalın harflerle çizelim...
Ankara'da futbolu yönetenler, yıllardır kulüplerde yöneticilik yapanlar... Lafım sizlere: Bu işi bilmiyorsunuz, anlamıyorsunuz...
Rahmetli Devrim Sağıroğlu'nun zamanında sık sık dile getirdiği,
"Bu aslanlı filmi daha önce görmüştük" sözü, tıpkı bizim her sezon yaşadıklarımızı anlatır gibi.
Heyecansız, zevksiz, mücadeleden yoksun ve bir amacı olmayan kulüp yönetim tarzı, artık bizleri bıktırdı...
Gençlerbirliği ya da
Osmanlıspor...
Geçmişte Ankaragücü...
Yok birbirlerinden farkları. Birinin amacı kulübü ticarethane gibi yönetmek.
Kar-zarar noktasında bilançoyu hep artıda tutmak için tüm mesaisini harcamak...
Diğeri ise tam tersi...
Transferde sınır tanımadan bol kepçe para harcamak...
15 oyuncu gönderip yeni
15 isim ile sözleşme imzalamak...
Borç üstüne borç eklemek... Tüm planları bu ve değişmiyor...
Peki bir işe yarıyor mu?
Tabi ki hayır...
Ama buluştukları ortak bir nokta var.
O da başarısızlık...
8 ila
12.sıra arasında ligi tamamlamayı başarı gören bir anlayışla yıllardır karşı karşıyayız.
Protokol tribününde oturmayı bir meziyet sanıyorlar...
Ankaragücü dışında taraftara ulaşma adına da bir icraatları da yok.
Sürekli kan kaybediyorlar tribünlerde.
Taşıma suyu ile de bu devran dönmüyor...
O zaman sormak lazım,
'Hiç mi sıkılmadınız...
İçinizde bir nebze hırs kalmadı mı?' diye...
2. Lig'de ayakta durmaya çalışan, düşürüldüğü bataktan çıkmak için çırpınan, yerinin
Süper Lig olduğuna inandığımız
Ankaragücü de olmasa,
19 Mayıs Stadı matem yerinden farksız.
30 küsur stat yapılıyor çeşitli illere. Bir tek başkent bu konuda es geçildi.
Sürekli projeler gösteriliyor ama kazma vuran yok.
Soruyla da bitirelim yazımızı...
Bu kadar mı sahipsiz
Ankaralı?
Yok mu bu gidişatı değiştirecek bir babayiğit?