Bir mübarek geceydi o gece, şanlı tarihimizi ve millet olma şuurunu hatırlatan… Hatırladıkça daha çok bağlanıyoruz
İslam'a, ümmete, şahadete, vatana, al bayrağa… Bu alçak satılmış FETÖ'nün bilmeden yaptığı şey bu oldu. Her şerde bir hayır var. Sayelerinde bir şeyi çok iyi öğrendik ve hiç unutmayacağız:
Uyursak ya da unutursak ölürüz, vatan elden gider.
15 Temmuz bizi derin bir uykudan uyandırdı.
Bu ülkede binlerce hain ve satılmış var.
Onlar uyumuyor. Biz de uyuyamayız!
***
O gün millet dünyalık hayallerinden uyanıp asli vazifesini, vatanı korumak ülküsünü yerine getirmek;
Dava taşını gediğine koymak; Kanı bozuk, sütü bozuk alçaklara karşı göğsünü siper etmek için meydanları doldurdu.
***
Salalar okunmaya başladığında artık gazeteciliğin yanında, asker millet olmanın verdiği şuurla, bir asker, bir neferdik bu ülke yolunda… Basın kartımı
delip geçen bir mermi o gece beni
gazeteci değil, şehit kılardı. Bu da en
büyük mertebeydi. Saldırı başladığında
canımızın bir kıymeti yoktu. Yeter
ki bunca emek zayi olmasın. Bu topraklar
için canını hiçe sayan milyonlarca
şehidin kemikleri sızlamasın.
***
Korku yoktu o gün. Sırtımızı verebileceğimiz birkaç arkadaşımızla birlikte önce gazeteye geldik.
Genelkurmay'a gitmeye karar verdik. Büronun önünde bekleyen taksiyi bir şans olarak görüp bindik.
Önce taksiciyi ikna etmemiz gerekti.
Çünkü haberi o da almıştı ve
Kızılay yönüne gitmek istemiyordu.
Arabaya bindiğimizde şunu fark ettim; Belki ölecektik ama düğüne gider gibiydik.
Bayraklar elimizde, Allah-u Ekber sadası dilimizde…
***
Milli Kütüphane'ye geldiğimizde kurşun seslerini
ve yaralı taşıyan
araçların kornalarını
da duymaya başlamıştık
artık. Taksici hemen
frene basıp durdu:
"Buradan öteye gidemem abi" dedi.
O döndü ama biz yolumuza devam ettik…
***
Normalde kimsenin beklemeye cesaret edemeyeceği Genelkurmay önü o gece mahşer
yeriydi. Hala capcanlı hafızamda.
Nizamiye kapısında tank, üstünde Türk askeri kılığına girmiş kanı bozuk alçak vatan hainleri, hemen karşısında
"Ya Allah-Bismillah- Allah-u Ekber" diyen yiğitler… Biz de katıldık aralarına ama bambaşka bir duyguyla.. O andan başka bir anda yaşanmayacak kadar yoğun, ağlamaklı ama bir o kadar da dirayetli.
Can vermek kolay değil. Ama biz buradayız işte. Peki nasıl oldu, nasıl yaptık, bu bir sır.
Her an bir şehit düşüyor toprağa… Yanımızdalar… Gidiyorlar... Lakin biz gidemedik o gün. Yine olursa
"gitmek" için dikiliriz karşılarına.
Böyle bilsin hainler. Emin olsunlar.
Şehitlerimizi incitmemek, bu vatanı korumak için yine geliriz, bilsinler…