AlmodÓvar'ın son Cannes'da küçümsenmiş (ve benim de pek beğenmediğim) son filmini, bu sevdiğim yönetmene hakşinas davranmak için bir kez daha izledim. Gerçi temel izlenimim değişmedi: Bu en iyi Almodóvar'lardan biri değil. Ama yine de filmin belki ilk bakışta gözden kaçan çeşitli incelikleri var. Bu yine tipik bir Almodóvar dünyası. Duyguları kadar dürtüleriyle de yaşayan, cinsel açıdan oldukça özgürleşmiş olsa da duygusal açıdan bir çocuk kadar kırılgan, geçmişle gelecek arasında bocalayan insanların dünyası. Kadınsı erkekler, erkeksi kadınlar, kaypak cinsellikler, dürüstlükle savaşan ikiyüzlülük, hep bir mutluluk arayışı. Yani tipik Almodóvar temaları. Filmin temel yeniliği, bu kez 14 yılın ayırdığı kompleks ve karmaşık bir hikâyeye yaslanması. Kör yönetmen Mateo Blanco, kör olmasına neden olan kazadan sonra kendisine seçtiği adla Harry Caine, birden geçmişten gelen bir tür hayaletle 14-15 yıl öncesine dönüyor. Zengin ve nüfuzlu bir adamın metresine bir film çevirtmek için başladığı girişimde, nasıl kadına tutulduğunu hatırlıyor. Araya kıskanç âşık ve röntgenci oğlunun girişi, sonra bir kaza. Ve her şeyin bitmesi. Ama yıllar akıp geçmiştir ve bunca zaman sonra Mateo/Harry'yi yine radikal seçimler ve çarpıcı sürprizler beklemektedir. Film, çeşitli açılardan düş kırıklığı yaratıyor. Öncelikle kadınlar bir yana ama tüm erkeklerin -yaşlısından gencine- çok çirkin olması. Sonra sürekli flashback'ler (geriye dönüşler) aracılığıyla anlatılan öykünün tümüyle inandırmaması. Üstelik, bu tür filmlerde sık sık olduğu gibi, oyuncuların fiziğinin geçen zamanla uyum sağlayamaması. Ama filmin birçok artıları da var. Öncelikle tam bir 'sinefil filmi' bu. Yer yer görsel olarak (
İtalya'da Yolculuk) veya adlarını anarak (
İdam Sehpası veya
Peeping Tom) filme dahil olan klasikler...Veya bir sahnede tam Audrey Hepburn olan Penelope Cruz. Ama ayrıca, filmin tüm kuruluşu açısından... Ölü bir filme kurguyla yeniden hayat vermek, belki filmin asıl teması. Özellikle tüm final bölümünün ortaya koyduğu gibi. Çünkü bu bölümde sıradan, giderek kötü bir sahnenin, kurgu masasında kalmış ve daha iyi diyaloglar, daha canlı oyunlar, daha sinemasal çekimler içeren sahnelerin kullanılmasıyla nasıl bir küçük sinema mücevherine dönüşebileceği anlatılıyor. Yani, bir kez daha, sinemanın özü... Filmi, dediğim gibi, kadın oyuncular sürüklüyor. Özellikle de Peneope Cruz ve Blanca Portillo. Ayrıca Angela Molina ve Rossy de Palma gibi tipik Almodóvar oyuncuları, konuk sanatçı olarak boy gösteriyorlar. Ve film, genel naifliği içinde, özellikle sinemaseverlere göz kırpıyor.
KIRIK KUCAKLAŞMALAR ***
(Los abrazos rotos) Yönetim ve senaryo: Pedro Almodóvar Görüntü: Rodrigo Prieto Müzik: Alberto Iglesias Oyuncular: Penelope Cruz, Lluis Homar, Blanca Portillo, Jose Luis Gomez, Ruben Ochandiano, Tamar Novas, Angela Molina, Kiti Manver, Carmen Machi. İspanyol filmi.