İşte geç kalmış bir film... Aslında yıllar önce yapılmalıydı. Çünkü zaten bildiğimiz ve filmde de hatırladığımız gibi, Mustafa Kemal'in öylesine anlatılmaya değer ve sinemaya uygun bir hayatı var ki... Ama geç olsun da güç olmasın... Livaneli'nin filmi, Can Dündar'ın
Mustafa belgeseline eklenerek bu önemli açığı kapatıyor. Ve üzerinde ciddiyetle durulmayı hak ediyor. Film, Ata'nın belki en yakın arkadaşı, çocukluktan itibaren kader birliği yaptığı, sırdaşı ve yaveri Salih Bozok'un anılarına dayanıyor. Bu anıları biliyorum ama filmdeki gibi Bozok'un, Ata'nın yaklaşan ölümü nedeniyle karar verdiği intiharından önce oğluna yazdığı mektuptan haberim yok. Ola ki bu, Zülfü'nün senaryosunu üzerine kurduğu bir buluşudur... Böylece, Salih Bozok'un yakından izlediği bir yaşamı, çok ana çizgileriye biz de izliyoruz. Çoğu bildiğimiz şeyler ama yine de insanı etkiliyor. Livaneli, özenle çektiği filminde, yabancı görüntü ustasının sanatına da yaslanarak, çok güzel bölümler yaratmış. Selanik veya Bingazi'deki sahneler, Çanakkale'den Dumlupınar'a büyük savaşların simgesel bir sahneyle verilmesi gayet yerinde olmuş. Filmin plastik yapısı, dekor ve mekânları kusursuza yakın. Ve yer yer gerçekten çok güzel bölümler var. Fikriye'nin intiharı ve tüm onu izleyen bölüm, kolay unutulacak gibi değil. Oyuncular da iyi: Başta Kemal'in olgunluk yıllarını oynayan Sinan Tuzcu, ayrıca Dolunay Soysert'in Zübeyde Hanım'ı, Ezgi Mola'nın Latife'si, Özge Özpirinççi'nin Fikriye'si, Mustafa Kılıç'ın Salih Bozok'u... Sunay Akın'ın Kazım Karabekir portresini de sevdim. Yine de temel bir sorun var. Böyle bir hayatı tek bir filme sığdırmak... Bu neredeyse imkânsız çaba, filmi bir tür illüstrasyon (resimleme) haline getirip bırakıyor. Kaliteli bir illüstrasyon ama yine de bir illüstrasyon...Oysa kimi 'intime' (mahrem) sahneler, aslında filmin çerçevesini daha dar tutsa, nasıl olabileceğini haberliyor: Tüm Latife ve Fikriye bölümleri gibi... Keşke sevgili Halit Refiğ, bu üçlü üzerine o senaryosunu hayata geçirebilseydi. Ve keşke geleceğin Atatürk filmleri artık öyle yapılsa... Yine de filmi sevdim. Çünkü, hele bu karışık dönemde, ama aslında her zaman için, Atatürk sevgisinin Türk halkını birleştirmede çok önemli bir çimento olduğunu düşünüyorum. Ona ve onun getirdiklerine temelde hep ihtiyacımız var. Onu hatırlamak, hatta yeniden tanımak, Türkiye için hâlâ çok gerekli. Öyleyse, yaşasın Atatürk filmleri!
VEDA ***
Yönetim, senaryo ve müzik: Zülfü Livaneli
Görüntü: Peter Steguer
Oyuncular: Sinan Tuzcu, Serhat Mustafa Kılıç, Dolunay Soysert, Özge Özpirinççi, Ezgi Mola, Burhan Güven. Kamera Film yapımı