Costa-Gavras
dönüyor. Yunan kökenli ünlü Fransız yönetmeni, Avrupa'da siyasal sinemanın çağımızdaki önde gelen temsilcisi olarak tanınmış, üst üste yaptığı
Z-
Ölümsüz,
İtiraf,
Sıkı Yönetim gibi filmlerle kaynayan bir kıtada, giderek dünyada, her türlü ideoloji ve rejime karşı temel insan haklarını ve bireyin onurunu savunmasıyla büyük saygınlık kazanmıştı. Özellikle
Z'nin o yıllarda askeri diktatörlük altında inlemekte olan Yunanistan'daki rejimin ipliğini pazara çıkarmada ve birkaç yıl sonra gelecek olan demokrasiye zemin hazırlamadaki rolü çok iyi bilinir. Türk halkı ise onu en çok bir resimle hatırlar: 1982 Cannes şenliğinin ödül töreninde, birinin
Yol, öbürünün
Kayıp filmleriyle birlikte Altın Palmiye'yi paylaştıkları Yılmaz Güney'le kameralara zafer işareti yaparlarken... Aradan kaç yıl geçti... O rejimler yıkıldı, o ideolojiler tarih oldu. Ama temel sorunlar sürüyor. Ve insanlık hâlâ büyük haksızlıklara, zulümlere, katliamlara tanık olup duruyor. Yalnızca hak ve onur gibi soyut kavramlar değil, basbayağı insan hayatı pervasızca yok ediliyor. En son Akdeniz'de yaşanan trajik olaylarda belirdiği gibi... Ve bugün 78 yaşındaki yönetmen, eskisi kadar sık ve iddialı projeler üretmese de, zaman zaman önemli bir soruna parmak basıyor. İşte son filminde ele aldığı göçmen sorunu... Film, olasılıkla bir Müslüman Kuzey Afrika ülkesinden tekneyle yola çıkıp, Fransa'ya ayak basmayı amaçlayan bir grup göçmenin hikâyesini anlatıyor. Polis tekneyi basıyor, genç Elias diğerleri gibi kendisini suya atıyor. Baygın bir halde karaya vuran genç adam, kendisini Cennet'te buluyor. Yani adı Cennet olan bir çıplaklar kampı... İşte çağdaş dünyanın en zıt iki ucunu karşı karşıya getiren bir tesadüf! 'Özgürlükler ülkesi' Fransa'nın özellikle kaçak göçmenlere nasıl davrandığı biliniyor. Hele geçen yılın o ilginç filmi
Welcome'dan (
Hoşgeldiniz) sonra... O filmde kuzeyde, İngiltere'yi hedefleyen kaçaklara yapılanın bu filmde güney çeşitlemesini izliyoruz. Ama boğulmayıp karaya vuran birkaç kişi, burada farklı bir macera yaşıyor. Çünkü burası turistik bir yer, eğlence ve zevk cennetidir. Böylece yakışıklı Elias kendisine yardım elini uzatan ama eşcinsel ya da yaşı iyice geçkin olmak gibi ufak kusurları olan kadınerkekle işi pişirmek zorunda kalıyor! Dayanamayıp kaçtığında ise onu bir yol macerası beklemektedir. İriyarı Alman ağır vasıta şoförlerinden Yunan nazik bir çifte dek... Böylece Elias, adına 'uygar Batı' denen bu kurtlar dünyasında ayakta kalmanın kolay olmadığını anlayacaktır. Hiç beklemediği yerde insanlık denen o mucize karşısına çıkacak, umulmadık bir anda dost bir yüz peyda oluverecektir. İnsan her yerde insandır. Ve kötüler çoğu zaman asıl umulan kişiler değildir. Göç ve göçmen olayına bu güncel bakış denemesi, her şeye karşın umudunu ve iyimserliğini koruyan bir film. Ve büyük bir rahatlıkla izleniyor. Başroldeki İtalyan oyuncu Riccardo Scamarcio ise tanıdık gelebilir: Onu birkaç ay önce Ferzan Özpetek'in filmi
Serseri Mayınlar'da küçük kardeş rolünde izlemiştik. Bu filmle parlayan oyuncu, sonradan Özpetek'in de gözdesi olmuştu.
CENNET BATIDA ***
(Eden a l'Ouest) Yönetmen: Costa-Gavras
Senaryo: C-Gavras, Jean-Claude Grumberg
Görüntü: Patrick Blossier
Müzik: Armand Amar
Oyuncular: Riccardo Scamarcio, Odysseas Papaspiliopoulos, Lea Wiazemsky, Tess Spentzos, Kristen Ross, Eric Caravaca Fransız filmi.