Aşklar ve Köpekler,
121 Gram,
Babil gibi filmlerin yaratıcı yönetmeni, Meksikalı Inarritu geliyor. Ve yine yüreklerimizi dağlayacak bir film sunuyor. Öylesine acı yüklü, öylesine keskin bıçak bir film ki, etkisini derinden hissetmemek imkansız. Film, Meksika'nın 'kardeş ülkesi' İspanya'nın Barcelona kentinde geçiyor. Ve bize hayatı kaymış sokak adamı Uxbal'ın öyküsünü anlatıyor. Her türlü kaçak ve yasak işe bulaşmış olan Uxbal, Senegal'den Nijerya'ya yoksul Afrika kıtasından, öte yandan Asya'nın ucundan, ekonomik mucize yaşadığı söylenen Çin'den kopup gelmiş, üç kuruşluk işe razı zavallı göçmenlere iş bulmakta, ayrıca kaçak maldan uyuşturucuya türlü-çeşitli şeyleri pazarlamaktadır. Bir küçük fahişe olan eski karısı Marambra'yla artık ayrılmışlardır ve iki küçük çocukları, ikisi arasında perişan olmuştur. Öte yandan Uxbal ağır biçimde hastadır, günleri sayılıdır. Ölüme yaklaşırken, hayatına asgari bir düzen vermek, çocuklarını güvenceye almak ister. Ama nasıl? Evet, söylendiği gibi, bu İnarritu'nun en kederli filmi. Aslında o hep çok duygusaldı, ama belki de ilk başlardaki değişmez işbirlikçisi ve esin perisi Arriaga'nın o mükemmel senaryoları, onu daha radikal filmler yapmaya itmişti. Burada, yanına tanınmamış iki genç yazar alarak, belki en hüzünlü filmini yapmış yönetmen. Öncelikle bir kentin iki yüzü: Barcelona artık Gaudi'nin görkemli ve turistik Barcelona'sı değildir, onun başyapıtı La Sagrada Familia bile sadece bir kez (uzaktan) görülür. Bu artık her büyük dünya kenti gibi çirkin, yoksul ve günahkar bir arka yüzü olan, sefalet ve düşkünlüğün cirit attığı bir kenttir. Hayatlar alınıp satılır, insanlık onuru ayaklar altına alınır, ilişkiler ustura üzerinde yürür. Tam bir can pazarıdır bu.. Yönetmenin ustalığı, bir kez daha son derece dramatik, hatta trajik bireysel öyküleri, fondaki 'dünyamızın hâli' ile harman etmesindedir. Babil'de doruğuna çıkan, ama belki neredeyse beş kıtaya yayıldığı için biraz şematik gözüken bu yöntem, bu kez belli bir coğrafyaya yoğunlaşmakla güç kazanmış gibidir. Ayrıca belki şimdiye dek yarattığı en komple ve ayrıntılı insan portresi olan Uxbal, fondaki yoksulluktan açlığa, ırkçılıktan işsizliğe adeta tüm dünya dertleriyle öylesine içiçe oturur ki, film sonuç olarak tam bir bütünlüğe ulaşır. Elbette Uxbal'da Javier Bardem'in gerçekten devleşen oyununun da katkısıyla. Ve Marambra'da, ağlamış çocuk yüzlü küçük kadın Maricel Alvarez'i de unutmadan... Bu 'duygusal-gerçekçi' film, sonuç olarak bir film olmanın sınırlarını aşıp çağımız üzerine, bu çağdaki halimiz üzerine bir çığlık olup çıkar. Kulak verip duymaya değer bir çığlık...
BIUTIFUL ****
Yönetmen: Alejandro Gonzalez Inarritu Senaryo: A. G. Inarritu, Armando Bo, Nicolas Giacobone Görüntü: Rodrigo Prieto Müzik: Gustavo Santaoalla Oyuncular: Javier Bardem, Maricel Alvarez, Hanaa Bouchaib, Guillermo Estrella, Eduard Fernandez İspanya-Meksika ortak-yapımı.