Herkesin
hayatında bir Yeni Türkü şarkısı vardır. Ve bu şarkı, bir gün aniden kafanızın içinde çalmaya başlayabilir. Rüzgarlı bir akşam vakti
Aşk Yeniden geldiğinde,
Fırtına'dan kaçan bir
Telli Turna başınızın üstünden geçtiğinde, yolunuz
Yedikule'ye düştüğünde veya hayatın sahte yüzlerle dolu bir
Maskeli Balo olduğunu fark ettiğinizde... Bu şarkılar; geçmişimizi, mutluluklarımızı, kırgınlıklarımızı ve aşklarımızı da anlatır bize. Peki ya gelecekte duygularımızın fon müziği ne olacak? Şimdilerde bu soruyu yanıtlamak kolay. Çünkü Yeni Türkü, 13 yıl sonra Şimdi ve Sonra adlı yeni bir albüm çıkardı. Çıkış şarkısı
Böyle Gitmez'in videosunun yayınlanmaya başlamasının ardından, soluğu grubun kurucusu Derya Köroğlu'nun kapısında aldık. Bize hem şarkılarını hem de hayatını anlattı.
- Bu günlerde sosyal medyada herkes Yeni Türkü'den bahsediyor. Çok özlemiş insanlar sizi. - Galiba sevenlerimizi taakatlerinin son raddesinde yakaladık. Bu kadar uzun bir ara vermemizin bazı sebepleri vardı. Sosyal olarak çok çalkantılı dönemler yaşıyoruz. Bu da bizim gibi ilhamını hayattan alan, insanlığın hep daha iyiye gideceğini gideceğini düşünenler için üretmeyi zor hale getiriyor. Ama bizi özleyen bu kadar insan varken, daha fazla beklemeyi doğru bulmadık. İyi ki de beklememişiz.
HACI ARİF BEY'İN MİRASINA SAHİBİM
- Albüm hakkında bilgi verir misiniz? Albümün Yeni Türkü diskografisindeki yeri, önemi nedir? - Şimdi ve Sonra, adını Yılmaz Erdoğan'ın Ankara şiirinin dizelerinden alıyor. Bu ismin, bize geçmişe bakmadan hızla ileri gitme şevki vereceğini düşündük. Çıkış şarkımız
Böyle Gitmez, alışıldık tarzımızda. Sözlerini eskiden kadromuzda yer alan Cengiz Onural yazdı. Albümdeki 10 şarkıdan biri de, bir Yunan sanatçının eseri olan
Eyvallah. Yunanlılar anlamını bilmeseler de, eyvallah kelimesini şarkılarında kullanıyor. TRT'deki programımızda ortaya çıkan
İmkansız şarkısı da albümde yer alıyor.
- Şiirsellik, yine önceki kadar ön planda mı? - Evet; Can Yücel'in, Turgay Fişekçi'nin, Meral Özbek'in sözleri var. Bizim için sözler, bazen müziğin bile önüne geçiyor. Geçmişte Nâzım Hikmet'in, Kemal Burkay'ın dizelerini besteledik. Sonra Murathan Mungan girdi hayatımıza. Bu albümde birlikte çalışamadık ama geçmişte öyle güzel sözler yazdı ki... 'Biz büyüdük ve kirlendi dünya' gibi bir sözü kim unutabilir?
- Şu an Yeni Türkü'de sizin dışınızda kurucu kadrodan kimse yer almıyor. Neden bu kadar çok ayrılık yaşandı? - Eski kadro, hem kendi mesleklerini hem de müziği birlikte yürüten insanlardan oluşuyordu. Grup açısından yola bu şekilde koyulmamız doğruydu. Çünkü ticari anlamda kimseye bağımlı olmadık. Ama bir süre sonra, diğer işlerimiz yüzünden turneye bile çıkamaz hale geldik. Şimdi tek işi müzik olan profesyonel bir kadroyla çalışıyorum. Selim Atakan'ın ayrılık nedeniyse daha farklıydı.
Vira Vira albümünü yaptığımız dönemde, birbirimizi fazlasıyla eleştirir hale gelmiştik. Grubun nereye gideceği konusunda farklı görüşlere sahiptik.
- Şarkılarınız eskimiyor. Sizce nedir Yeni Türkü'yü özel kılan? - En büyük sırrımız samimiyet. Ticari kaygımız olmadığı için, istediğimiz müziği yapma konusunda ısrarcı olduk. Bir başka özelliğimizse, insana dair şarkılar yapmamız ve makamsal müziği kendi tarzımız içerisinde yeniden üretmemizdi. Başlangıçta insanlar Doğu ve Batı enstrümanlarını bir araya getirmemizi yadırgadı. 'Udla gitarın aynı şarkıda ne işi var?' dediler. Sonraysa başlattığımız bu sentez, farklı şekiller alarak 1990'lar boyunca tüm piyasasına yayıldı.
- Hacı Arif Bey'in soyundan gelen bir müzisyen olarak bir TSM albümü yapmayı hüç düşündünüz mü? - Albüm düşünmedim ama galiba Hacı Arif Bey'in genetik mirasına sahibim. Annemin tarafında herkes enstrüman çalar, şarkı söyler. Yani beş kuşaktır devam ediyor müzik serüvenimiz. Bu arada Sertab Erener ve Fatih Erkoç'un TSM albümlerini, bu müziğin geleceğe taşınması açısından çok önemli buluyorum.
- Peki, bu kadar sevilen bir grup olmasına rağmen, Yeni Türkü neden taklit edilemedi? - Demek ki ruhumuz farklıymış. Bizimle aynı enstrümanları kullanan pek çok kişi oldu ama soundumuza yaklaşamadılar. Biz zorlu bir misyon üstlendik. Derdimiz şuydu: Çok zengin bir geleneksel müziğimiz, Anadolumuz var. Bu temelin üzerine yeni ve değerli bir şeyler inşa etmeliyiz. Yani Yeni Türkü, eskiyi koruyup, onun üzerine yeni şeyler inşa etmenin müzik dilindeki karşılığı demek. Tabii, tüm bunların üzerine biraz Ege ve Akdeniz sosu da ekledik!
DİZİLERE TAHAMMÜL EDEMİYORUM
"Geçmişte dizi ve film müzikleri de yapıyorduk. En bilinenlerden biri, Süper Baba dizisininki. Şimdiyse dizilere tahammül edemiyorum. Süreler çok uzun. Bu sektörde çalışan kişilerin dayanacak gücü kalmadı. Mecburen sahneleri uzatmak için müziğe başvuruyorlar. Böylece yaratıcılıktan uzak, sürekli tekrarlanan müzikler ortaya çıkıyor. Ayrıca bazı rating ibrelerine bakarak, sektördeki pek çok güzel işi harcadılar, yok ettiler. Onların da gerçeği yansıtmadığı ortaya çıktı. Böyle gitmez, değişim şart."
STARCRAFT OYNAMAK BENİ BENDEN ALIYOR
"Müzikle uğraşmadığım zamanlarda, bilgisayarla haşır neşir oluyorum. Program yazıyorum, oyun oynuyorum. Pek bilinmez ama Commodore 64'lerin olduğu dönemden beri oyun oynarım. PC'deyse favori oyunum Starcraft'tı. Geçenlerde oyunun yenisi çıktı ama beni tekrar benden almasın diye elimi bile sürmedim. Oyun tutkum bir ara öyle bir seviyeye gelmişti ki, müzik yapmak için stüdyoya girdiğimizde bile oyun oynamıştık."
