1.b ) Dıgıl Dıgıl Rıfkı. Ve üç aydır hazırlanmış gibi, şak diye verliiyor "Siz olsaydınız ne koyardınız bebeğin adını?" sualine cevaben. E, bu da bir meziyet!
2.a ) Monkey see, monkey do. Bir durunu anlatmak için önce akla İngliizce deyim geliyor, öyle mi, vay!
3. a) Ağaca çıkan keçinin ağaca çıkan yavrusu olurmuş şeklinde söylenmiş N.Y. tarafından ama atasözünün esası 'Ağaca çıkan keçinin dalab akan oğlağı olur' ve de 'Ağaca çıkan keçinin minareye çıkan oğlağı olur' diye.
4. c) Taktik Dominik. "Niye öyle zoraki bir merhaba?" sorusuna 'yapıştırılan' cevap, bu!
5. c) Michelin. "Doğuma davet edilmediniz mi?"ye karşılık espri yapma ihtiyacı, "Davet ettiler, araba da gönderdiler ama lastikleri Michelin olmadığı için binmedim," şeklinde beliriyor.
6. d) Hepsi. Ve fazlası: "Deplasmanda defans oynuyoruz, mutlaka bir kontratak yapmamız lazım", "Kargo gibi geldik, kargo gibi gittik", "O potaya girmem", "Pasaportu giriş yaparken teslim etmiş", "Bu işin konşimentosu Dubai'de kesilmiştir" derken N.Y., hep beşeri ilişkileri anlatıyor. Böyle bir metaforperestin edebiyata el atmaması, hayret!
MURAT BOZ SORUNSALININ TORTUSU
Murat Boz ve memeleri meselesi şöyle önemli: Bir 'hiç'in nasıl günlerce köpürtülebileceğini gösteriyor. Olmayan, varsa da rahatsız edici boyutta olmayan bir şeyin nasıl yaygarasının koparılabileceğini gösteriyor. Sıcak, tembel, rehaveti körükleyen bu yaz günlerinde, eldeki ufacık magazin malzemesinin, sektördeki binlerce kişi için nasıl değerli, vazgeçilmez, elzem olduğunu gösteriyor. Gerçek ile sunulanın nasıl ayrı taraflara düşebileceğini gösteriyor. Kadınla erkek arası görsel adalet deyince ne anladıklarını, bir kurban bulunca ne kadar boşa kürek çekebildiklerini gösteriyor. Erkeğin de kadının da en nihayetinde kadına baktığını, erkek bedeniyle ilgili bu tip numaraların kendimizi ne kadar kandırsak da o kadar prim yapmadığını, hele ki söyledikleri gibi gerçekten kel, sahiden göbekli, hakikaten sarkık birtakım erkekleri afişe etseler, bunların pek ilgimizi çekmeyeceğini hiç anlamadıklarını gösteriyor. Maalesef ki baklava, kas ve daha netameli birkaç uzuv dışında; beden ile ilgili güzelliğin de bozulmanın da, kadında olunca apaçık daha fazla alıcısı olduğunu gösteriyor.
DEV DUDAKLI MASAL ANNESİ: HANDE ACAR
Hande Acar, Teoman Demir ile Revan Sadıkoğlu'nun kızı. Anne-baba, o 11 yaşındayken boşanmış. Revan Hanım'ı, 'cemiyet' sayfalarındaki zarif fotoğraflarıyla hatırlıyoruz. Teoman Demir'den ise bu hafta içinde, silahlı saldırıya uğradığı haberi geldi. Kapanmamış bir patron-işçi hesabı olsa gerek. Saldırgan, 10 yıl önce Demir'in yanında çalışan bir elemanıymış. Yedi kurşundan ikisi bacaklara isabet etmiş ama endişelenecek bir durum yokmuş, öyle yazıldı. Teoman Demir, 90'lı yılların demirbaş magazin simalarındandı. Teodem Deri'yi hatırlayan çoktur: Nişantaşı - Teşvikiye'deki köşe mağazadan hareketle, Hüsrev Gerede'nin adını bilenlerden belki daha bile fazlası, 'Teodem'in önünde' buluşurdu. Magazincilerin yapıştırmayı sevdikleri türden bir etiketle söylersek: 'Deri Kralı'ydı. Varlıklı, olgun, janti bir playboy'du, havalı havalı bakardı, Ajda Pekkan'la beraberdi. Sonra iş hayatıyla özel hayatı, hep birlikte tepetaklak gitti. Kanserden ölen kuzeni Yavuz Demir'in eşi Anna Demir ile beraber oldu, o arada Teodem de batmıştı. Bu ilişki çok yazılıp konuşuldu, aileden de etraftan da yadırgayanı, yargılayanı çok oldu. Rus olan Anna ile evleneceğini açıkladığında, Revan Sadıkoğlu'nun ex eşi kadar kızıyla ilgili söyledikleri de ilginçti. Onu nasıl da iyi yetiştirdiğini anlatıyordu: "Çok şükür kendisini kurtardı ve evlendi." İşte bu anne-babanın mahsulü Hande Demir, genç bir kızken de hep iddialı, ama çok daha 'normal' görünümdeydi. Kendisinden bir enstalasyon yaratma süreci, esas olarak evlendikten sonra başladı galiba. Erdal Acar'ın (abisinin gölgesindeki) kardeşi Erdinç Acar'la, 2006'da Las Vegas'ta evlendi. Aslan adında bir oğulları oldu. Çift 29 Nisan 2010'da boşandı, bu netlikte, çünkü tam bir yıl sonra, yine aynı günde, yine birbirleriyle evlendi. Ki bu bile başlı başına bir muhabbet konusudur: Aynı suda tekrar yıkanılır mı vs. Ocakta bir kızları dünyaya geldi, ona Alev adını verdiler, sonra bunu mahkeme kararıyla Masal yaptılar! Bütün bu süreçte Hande Acar'daki fiziksel değişiklikleri de an be an, kare kare izledik. Solaryum bakırı ten, platinlepiska saçlarla son noktaya kadar tezatlandı. Hermes vb çantalar, en tahammülfersa pozisyonda, hep kol içine asılı olarak taşındı. İki doğumda da alınan 30 civarı kilo verildi ama şişik başka taraftan geldi: Dudaklar, insanın makul açıklama getiremeyeceği ucubik bir ebatta balonlaştırıldı. Hande Acar, kendinden bir fetiş figürü yaratmayı seviyor. Bülent Ersoy'la yarışabilecek mübalağada bir yerleştirme. Jocelyn Wildenstein'dan mansiyon alabilecek ısrarda bir inat. Konuşturmak isteyen bir çağdaş sanat eseri. İnsan çok merak ediyor: Acaba ne ifade etmek istiyor?