Artık
en mahrem bilgileri internette paylaşıyoruz. Bilgisayar karşısında yalnız olduğumuzu düşünerek en özel soruları ve sorunları arama motorunda aramaktan kaçınmıyoruz. Adresleri, hastalıklarımızı, konum bilgisini arama motorlarına danışıyoruz. En yakın dostlarımızla yaptığımız en mahrem konuları elektronik posta ve sohbet programlarında paylaşıyoruz. Bu bilgilere casus yazılımlarla ulaşmak isteyenleri biliyoruz. Peki bu bilgilere servisi veren şirketler ticari veya farklı amaçlar için tutuyorsa ne olacak? Bireysel güvenlik konusunda pek çok şirket denetlenmediği anda sorun yaratabiliyor.
DEVLER GÖZLEM ALTINDA
Google, Facebook gibi sosyal ağ ve arama hizmeti veren dev şirketler bile zaman zaman Avrupa Birliği ve çeşitli ülkelerin regülasyon kurumlarının soruşturmalarından geçiyor. Ziyaretçilerin kendisinden önce hangi sitede ne kadar kaldığını öğrenmeye çalışan çerezci internet siteleri hangi bilgileri nasıl topladığı konusunda bilgi vermiyorsa, sivil toplum örgütleri ve regülasyon kurumları bu konuda tüketicileri uyarmıyorsa, sorunlar halının altına süpürülüyor demektir. 'Trafik bilgisi veriyorum' derken konum ve kişi bilgilerini toplayan bir şirket niyetini hukuksal değil, tüketicinin anlayacağı şekilde açıklamak zorunda. Hayatının önemli bölümünü internette iş, eğlence veya eğitim amacıyla geçiren kullanıcıların sayısı giderek artıyor. İnternette ne aradığınız, ne satın aldığınız, ne izlediğinizi bilmek isteyen şirketlerin sayısı da artıyor. Bu merak kimi zaman kişisel bilgilerin kötü niyetli kullanılmasına neden olabiliyor. Sonuçta iyi niyetli bile olsa kişisel bilgilerin kayıt altında tutulması kimlik bilgisi ile eşleştirilmese de sorun yaratabiliyor. AB ülkeleri bu konuda oldukça hassas. Çünkü kişisel bilgilerin kötü niyetli kullanılmayacağının garantisi yok. Bu güvence ancak kanunlarla sağlanabilir. Türkiye'de devlet ve devlet kurumlarına bağlı çalışanlar kendilerini güvence altına almış olsa da kişisel haklar tam anlamıyla güvenceye alınmış değil. Çünkü bu konuda farkındalık oluşmasının bile yan etkileri var.
PARANOYA BÜYÜYOR
Dinlenme, izlenme, takip edilme korkusunu paranoya seviyesinde hisseden başka bir toplum yoktur. Ancak tüm bunlara rağmen internette kişisel bilgilerin rahatlıkla toplanmasını engelleyen en küçük bir hazırlık yok. Tüketici bu konuda son derece yalnız. Bürokrasi kendini ve devleti korumak için refleks gösterirken sivil haklar konusunda gösterilen refleks çok yetersiz. Bunda sivil toplum örgütlerinin de farkındalık sorunu var. Sadece Avrupa Birliği ve üye ülkelerdeki kamuoyu ile paylaşacak bir bilgilendirme platformunun bile olması büyük fayda sağlar.