İSTANBUL'UN TOP 5 SOSYALLEŞMELİ CENAZE CAMİSİ
1.TEŞVİKİYE CAMİİ: En şöhretli Beyaz Türk cenazelerinin kalkış noktası. Bkz Orhan Pamuk'un Masumiyet Müzesi'ndeki bölüm. En son büyük kalabalıkları, birkaç gün arayla Burhan Doğançay, Mehmet Ali Birand, Ahmet Mete Işıkara ve İsmet Kür içindi.
2. FATİH CAMİİ: Geleneksel ve muhafazakar kesimin bir numaralı tercihi. En tarihi kalabalıklarını Başbakan'ın annesi Tenzile Erdoğan'ın ve Necmettin Erbakan'ın cenazelerinde yaşadı. Toktamış Ateş'in naaşı İstanbul Üniversitesi'ndeki törenden sonra buraya getirildi. Metin Kaçan'a da burada veda edildi.
3. ZİNCİRLİKUYU CAMİİ: Defin yeri Zincirlikuyu Mezarlığı'nda olanlar için ideal, merkezi bir cami. Yılların free lance gazetecisi Sadun Tanju'nun cenaze töreni burada düzenlendi.
4. BEBEK CAMİİ: Öncesinde/sonrasında Bebek Kahve sosyalleşmesiyle bir bohemburjuva camii diyebiliriz.
5. ŞAKİRİN CAMİİ: Tasarımıyla çok tartışılan, Zeynep Fadıllıoğlu'nun da imzası bulunan bu şık cami, Anadolu yakası şöhretlerini ağırlıyor ve Karacaahmet'e yakınlığından kazanıyor.
KEMAL ANLATIYOR: TATLI BİR EĞLENCE OLARAK CENAZE SEYRİ
Orhan Pamuk'un Masumiyet Müzesi'nde, Kemal anlatır: "Annem Fatma Hanım'a döndü ve 'Kahvemi balkona getirin,' dedi. 'Cenazeyi seyredeceğiz.' Amerika yıllarımın dışında, içinde bütün hayatımı geçirdiğim büyük apartman dairesinin salonu ve geniş balkonu her gün bir-iki cenazenin kalktığı Teşvikiye Camii'nin avlusuna baktığı için, çocukluğumda cenaze seyretmek, ölümün korkutucu esrarıyla tanıştığımız tatlı ve vazgeçilmez bir eğlenceydi.
Cami yalnız İstanbul'un zengin ailelerinin değil, ünlü siyasetçilerin, paşaların, gazetecilerin, şarkıcı ve sanatçıların da cenaze namazlarının kılındığı ve ölünün mertebesine göre askeri bando ya da belediye bandosunun çaldığı Mozart'ın cenaze marşı eşliğinde, tabutlarının cemaatin omuzlarında Nişantaşı Meydanı'na kadar ağır ağır taşındığı 'son yolculuklarının' itibarlı bir başlangıç noktasıydı. Ağabeyimle ben çocukluğumuzda omuzlarımıza uzun ve ağır bir yastık alır, ahçı Bekri Efendi'yi, Fatma Hanım'ı, şoför Çetin'i ve başkalarını da peşimize takar, cenaze marşını söyleyerek ve tıpkı cemaat gibi hafifçe sallanarak koridorlardan yürürdük.
Ölümleri bütün ülkeyi meşgul eden başbakanların, ünlü zenginlerin ve şarkıcıların cenazelerinden hemen önce, kapıyı çalıp 'Geçiyordum, bir uğradım,' diyen davetsiz misafirlere annem hiç nezaketsizlik etmez, ama arkalarından 'Bizi görmeye değil, cenaze seyretmeye gelmiş,' diyerek, törenin ölümden ibret alınsın ya da ölen kişiye son bir saygı gösterilsin diye değil, seyir zevki ve merasim keyfi için yapıldığını bize hissettirirdi."
YAKAYA İĞNELENEN FOTOĞRAF: SOSYETE DAVETİNDEN SİYASİ İTİBARA
Yine Kemal anlatsın: "Herkes gibi Füsun'un da yakasında, ölen Belkıs'ın iğnelenmiş bir resmi vardı. Cemaatin yakasına ölünün resmini iğnelemek o günlerde sık sık işlenen siyasi cinayetlerden sonraki cenazelerde gelişen bir alışkanlıktı, ama kısa zamanda İstanbul burjuvazisi tarafından da benimsenmişti. Kara gözlüklü, acılı ve aslında mutlu sosyete kalabalığının tıpkı sağcı ve solcu militanlar gibi yakalarına taktıkları (ve burada yıllar sonra bulduğum bir küçük koleksiyonunu sergilediğim) bu resimler, eğlenceli bir davet havasındaki sıradan bir sosyete cenazesine, uğruna ölünecek yüksek bir amacın, bir idealin havasını ve itibarını verirdi. Batı taklidi matem rengi ve kalın bir siyah çerçeveyle kuşatılan fotoğrafı, Belkıs'ın gazetelerdeki ölüm ilanlarına da bir siyasi cinayet duyurusunun vakarını vermişti." (Masumiyet Müzesi, Orhan Pamuk, İletişim Yayınları)
PARGALI'NIN KAFASI TARİH ÖĞRETTİ, VURAL'IN VEDASI İÇ KIYDI, FERHAT'IN ÖLÜMÜ HÂLÂ MUAMMA...
Dizilerdeki güncel ölümlere bakarsak, eceliyle giden az: Muhteşem Yüzyıl'da Pargalı İbrahim Paşa, Kanuni'nin emriyle 'dilsiz cellatlar' tarafından boğularak öldürüldü, Okan Yalabık diziye veda etmiş oldu, birbirine alışan ekip hüzünlendi, Yalabık ABD'ye gidip dinleneceğini beyan etti, sıradan vatandaş tarih bilgilerinin bir kere daha üstünden geçti. Karadayı'da siyasi suçlu Vural'ın idamı çok dokunaklıydı. Bugüne kadar hep umutlu, yapıcı ve cool olan Vural'ın idam kararının kesinleşmesiyle duyduğu ölüm korkusu ve Nazif Kara'nın kederli çaresizliği çok hakiki bir şekilde verilmişti. Vural idam öncesindeki son saniyelerde tanıdık bir çift göze baksın da kimsesiz hissetmesin diye idama refakat eden Nazif Kara'yı, Çetin Tekindor olmasa bu sektörde, kim oynarmış diye bir kere daha düşündük. Rıza Kocaoğlu'nu, Karadayı'nın sürprizli komiseri Kibrit rolünde de, gerçek hayatta bir gece gezmesinde kapışan Derin Mermerci & Kaan Urgancıoğlu kavgasına müdahilken de izliyoruz ama Kuzey'in 'kardo'su Ali olarak taa geçen sezonki ölümü, Kuzey Güney'de hâlâ bir sızı. Bu yüzden Demet'in aklı kalsa da Şeref Komiser'e tamam diyemiyor (Halbuki hadi, evet, bizden olur!), Ferhat'ı kendi elleriyle haklayıp da Ali'nin intikamını alamamış olan Kuzey'se sondaja devam ediyor. Takipteyiz.
BİR ŞARKI SEÇ: SINATRA'DAN MY WAY Mİ, SEZEN'DEN SU GİBİ Mİ?
Hâlâ her çalışında pek çok medya sektörü çalışanına Ufuk Güldemir'i hatırlattığına eminim:
"And now, the end is here / And so I face the final curtain / My friend, I'll say it clear / I'll state my case, of which I'm certain / I've lived a life that's full / I traveled each and every highway / And more, much more than that, I did it my way."
My Way'in, sürünün takipçisi değil de biraz şahsına münhasır herkese, ardından çalınmasını istetir sözleri vardır:
"Yes, there were times, I'm sure you knew / When I bit off more than I could chew / But thorough it all, when there was doubt / I ate it up and spit it out / I faced it all and I stood tal l and did it my way..." "Ah keşke," dedirtir, "Keşke böyle bir hayatım olmuş olsa..."
Sezen Aksu'nun Su Gibi'si de daha bir süre şüphesiz ki Birand'ı çağrıştıracak.
Güldemir'e My Way'le veda etmişti bütün kanallar, Birand da Sezen Aksu'nun sesiyle, Su Gibi'yle uğurlandı: "Su gibi aktı yıllar / Deryada bir damla kadar / Yaşadım şahidimsiniz / Yıllar sizden kim korkar..."
'Şık' bir ölüm tasarımında, müzik de büyük yer tutuyor! Etrafta ufak bir soruşturma yaptım; meğer herkesin şarkısı hazırmış!
Cenazesinde Erik Satie hayal eden... Sami Savni Özer'den Hak Yarattı Âlemi isteyen...