İspanyol
üstat Pedro Almadovar'ın baştan sona uçakta geçen kara komedisi
Aklımı Oynatacağım iki haftalık sinema marotonuna başlamak için ideal. 31 Mart-14 Nisan arasındaki 32. İstanbul Uluslararası Film Festivali'nde her keyfe ve kedere göre film mevcut ama sinemamız Emek yok! Biletler satışta, tavsiyeler bu sayfada. www.film.iksv.org adresini sürekli ziyaret edip, söyleşilere yer ayırtmakta fayda var.
GARANTİCİLERE...
Adı üzerinde, Dünya Festivallerinden, SABAH'ın sponsorluğundaki bu bölümde son dönem övgü ve ödüller alan filmler var. Küçük ama hissiyatı büyük İspanyol filmi
Ölü ve Mutlu'yu da kaçırmayın! Altın Ayı ödüllü
Çocuk Pozu'nun yanı sıra çok yönetmenli projeler genelde hayal kırıklığı yaratsa da Portekizli Victor Erice, Pedro Costa gibi 'baba' isimleri görünce
Tarihi Şehir Merkezi'ne de uğramak elzem.
DİKKAT SİNEMACI ÇIKABİLİR!
Festival seyircisi iyi bilir ki hoşluklar muhteliftir, heyecanla koşturduğunuz filmin yönetmeni veya oyuncusu salonda yan koltuktadır, söyleşi de vardır. Son dakika sürprizlerine İngiliz Mike Figgis de eklendi. Peter Weir, Costa Gavras, Carlos Reygadas, Bille August, Laurent Cantet'nin gelişi baş döndürecek. Bizimkilere de, Derviş Zaim, Yılmaz Erdoğan, Aslı Özge, Lusin Dink, Mahmut Fazıl Coşkun ve daha fazlasına sorularınızı doğrudan yöneltebilirsiniz.
Mayınlara dikkat!
Avusturyalı Ulrich Seidl başlı başına bir fenomen; huzur kaçacaksa da cennet üçlemesini görün. Mayınlı Bölge'de Altın Palmiyeli Apichatpong Weerasethakul'un
Mekong Hotel'i illa ki izlenecek.
Beşinci Mevsim'de ise Bela Tarr taklidi hissi üzerinize yapışıyor. Yeni Bir Bakış bölümündeki Meksika filmi
Lucia'dan Sonra finaliyle kesin ikilemde bırakacak. Danimarka yapımı
Fidye rehine krizinde taraflar arasında iyi bir gerilim tutturmuş. Filmden sonra meydanlara koşmak isteyeceğiniz
45 Ruhu adlı şahane belgeseliyle, 77 yaşındaki İngiliz Ken Loach hâlâ işbaşında!
Hâl ve gidiş Altın Lale yarışında
Sinemamızın son dönem hâl ve gidişatını, 10 filmlik Ulusal Yarışma'da göreceğiz. Tayfun Pirselimoğlu'nun başkanlığındaki jüri çoğu yeni olan filmler izleyecek.
Hayatboyu (Aslı Özge),
Özür Dilerim (Cemil Ağacıkoğlu),
Köksüz (Deniz Akçay Katıksız) aile içi açmazları, sıkışmışlıkları konu ediniyor. Onur Ünlü'nün
Sen Aydınlatırsın Geceyi, Uğur Yücel'in
Soğuk ve Mahmut Fazıl Coşkun'un
Yozgat Blues'u en yenilerden. Yılmaz Erdoğan
Kelebeğin Rüyası, Lusin Dink
Saroyan Ülkesi, Can Kılcıoğlu
Karnaval ile yarışıyor. Derviş Zaim'in incelikli
Devir'ini de unutmayalım.
Cephede yeni bir şey yok
Bize yakın veya uzak, içinde debelendiğimiz çatışma hallerinden önemli filmlerle dolu festival. Ortadoğu cenahından Lübnanlı Ziad Doueiri'nin
Saldırı'sı Filistin-İsrail gerilimine orta sınıf bir çift üzerinden yaklaşmasıyla ilginç. Bu minvalde
Bekçiler de izlenir. Yasaklı İranlı yönetmen Cafer Panahi'nin arkadaşı Kamboziya Partovi'yle çektiği
Perde Berlin'de en iyi senaryo ödülü aldı. İnsan Hakları'nda bizden
F Tipi ve
Küf yarışıyor.
Vizyona girmeden festivalde
Vizyonu bekleyememe hissine Akbank Galaları derman olacak. François Ozon'un
Başka Bir Hayat'ı kaçmaz. Eğlencesi çoğunlukla garantililer arasında
Gece Yarısından Önce var. Serinin üçüncü filminde Ethan Hawke ile Julie Delpy bu kez Yunanistan tatilinde.
Lanetli Kan ise Güney Koreli Park Chan-Wook'un ilk Hollywood filmi olması nedeniyle huzursuzluk sebebi. Gus Van Sant'ten çevreci mesajlı
Kayıp Umutlar vasat.
Festival yönetmeninin tavsiyeleri
"Beni en heyecanlandıran bölümlerden birisi Bienal'le işbirliği yaptığımız 'Ben Kentli-Vatandaş Değil miyim? Barbarlık, Sivil Uyanış ve Şehir'. İstanbul baş döndürücü bir hızla değişirken, sinema üzerinden neoliberal sistemin istikrarsızlaştırıcı gücünü; barbarlık, aktivizm ve sivil katılım gibi kavramları tartışacağız. Beyoğlu'ndaki sinemalar arka arkaya kapanırken ve festival bu dönüşümden fazlasıyla etkilenirken tartışmayı farklı bir boyuta taşıyor olmak çok önemli. Metin Erksan ve Carlos Reygadas filmlerini öneriyorum. Ayrıca François Ozon ve Olivier Assayas son dönem en iyi filmlerine imza atmışlar.
Son,
Bir Şarkının Peşinde,
Bir Deneysel Sinema Tarihi,
Sapığın İdeoloji Rehberi de kaçırılmaz. Dünya Festivalleri'nden ise
Hayallerin Ötesinde ve
Brakaw."
'Çok eskiden rastlaşacaktık'
Nerden baksak filmi perdede izlemek başka. Klasiklerimizin yeniden restore edilmesine öncü olan festivalde, bu yıl Lütfü Akad'ın
Vesikalı Yarim'i (1968) var. Pavyondaki güzelim Türkan Şoray'ın 'Bir sigara içebilir miyim?... Yakar mısın?" diye manav Halil'e sorduğu sahne veya 'Çok eskiden rastlaşacaktık,' repliği mucizevidir hani. Geçen yıl kaybettiklerimiz, üstat Metin Erksan, Nagisa Oshima, Tony Scott, Harold Lloyd'un filmlerini, 'yeni film' arayışına ara vererek izlemek hoş olabilir. Hocamız Rekin Teksoy adına Pasolini'den
Dekameron var. 20 yıl önce ölen River Phoenix'in yarım kalmış filmi
Kirli Kan da ilginç.
Çanakkale Savaşı nasıl filme alınır?
Her fani sinemaseverin hayatında
Ölü Ozanlar Derneği'nden bir anı veya
The Truman Show travması vardır. Bu filmleri çeken, popüler sinemanın kalite ve derinlik damarını layıkıyla tutturan yönetmen Peter Weir İstanbul'da, Uluslararası Altın Lale jüri başkanı. 12 Nisan'daki 'Sinema Dersi' kaçmaz. Bu derste mutlaka
Gelibolu filmin üzerinden Çanakkale filmi nasıl çekilir onu da anlatacaktır!
Mercek altında bir yönetmen
Kışkırtıcı tarzıyla kuşağının önemli sinemacılarından Carlos Reygadas, filmleri ve şahsıyla konuğumuz. 41 yaşındaki Meksikalı yönetmenin filmleri için anlatılmaz, yaşanır demek isabet olur. Geçen yıl Cannes'da en iyi yönetmen ödülü aldığı
Karanlıktan Aydınlığa buna bir örnek. Kendisi de "Hikaye değil, hissiyat peşindeyim," diyor. Festival dört uzun, iki kısadan oluşan özel bölüme, kendi sözlerinden alıntıyla 'Gerçek Mucizedir' başlığını koymuş.