Dünyanın en saygın tasarımcılarından biri olan ve koleksiyonlarını Chalayan markasıyla Paris'te sergileyen Hüseyin Çağlayan'ın Mavi ile girdiği işbirliğinden çıkacak sonucu bekliyorduk. Tasarımcının imzasını taşıyan herhangi bir kıyafete, lüks segment parası ödemeden sahip olma fikri yeterince cazip olduğundan, ne yapsa kabulumüz olacaktı ama Hüseyin Çağlayan yine kendinden beklenilenin çok üzerinde bir koleksiyonla çıktı karşımıza. "Jean'i ikinci deri olarak görüyorum," diyen tasarımcının koleksiyonu; iyi tasarım, usta işçilik ve teknolojik kumaşların yanı sıra insan bedenini güçlendirmeyi de vaat ediyor. Mavi'yle bir sezonluk olan anlaşmasını uzatmasını ümit ettiğimiz Çağlayan, beş yıl kreatif danışmanlık yaptığı Puma deneyimine ek olarak beden, kemik ve kas yapısı üzerine yaptığı çalışmaları da koleksiyona yansıtmış. Koleksiyonu tasarımcıdan dinledik.
- Mavi ile işbirliğiniz nasıl başladı?
- Sekiz ay önce anlaştık. Bu işbirliğini kabul etmemin sebeblerinden biri, ilgilendiğim konuları denim kumaşıyla hayata daha kolay geçirebilecek olmamdı. Fizyoterapistlerin kasları güçlendirmek için kullandıkları teknikleri inceledim. İnsan vücunda desteklenmesi gereken önemli noktaları belirleyip, oralara yoğunlaştım.
- Yeni bir kumaş, yeni firma ve yeni teknikler. Sizi bu süreçte en çok ne zorladı?
- Tasarımları sade bir hale getirmek, yani fazlalıkları çıkartıp, vermek istediğim mesajı minimumla sunmak zorladı.
- Teknolojiyle her zaman ilgilendiniz. Mavi size bu konuda ne gibi katkılar sundu?
- Koleksiyonu hazırlamam için bana önerilen kumaşlar, teknolojik açıdan çok yüksek kalitedeydi. Denimler üç boyutlu esneme kabiliyetine sahip. Vücudu kaldırmak, sarkmaları engellemek için gereken bölgelere eklemeler yaptık.
- Bir tasarımcı olarak insan vücudundan memnun olmadığınız için mi böyle işlere giriştiniz?
- Memnuniyetsizlik değil ama güven artırmak için çalıştım. Ben zaten tasarım işine, kadınların kendilerini güçlü hissetmeleri için girdim.
- Dünyadan Türkiye'ye baktığınızda, çalıştığınız firmaların global değerlerle yönetildiğini düşünüyor musunuz?
- Diğer markaları bilemem ama Mavi kesinlikle global bir firma. Hatta pek çok markayla işbirliği yapmış bir tasarımcı olarak söyleyebilirim ki, pek çoklarından daha profesyonel, Ar-Ge'ye, teknolojiye daha büyük yatırımlar yapan bir şirket.
Moda endüstrisi için esin kaynağıyım
- Aynı anda hem kendi Chalayan markanız hem de Mavi için çalıştınız. Paris'te sergilediğiniz koleksiyonunuzda, bu işbirliğine göndermeler de yapmıştınız. İki koleksiyon bir noktada birleşiyor mu?
- Bu tarz işbirliklerinde, bir tasarımcının üzerine düşen en önemli görev, çalıştığı firmanın kimiliğine uyum sağlamaktır. Ben de buna odaklandım. Markanın güçlü yönlerini, avantajlarını ön plana çıkartmaya gayret ettim. Bedeni olduğundan ince göstermek, teknolojik kumaşlarla tasarım yapmak Mavi'nin güçlü yönleriydi. Belki bu çıkış noktaları kendi koleksiyonuma da yansımıştır.
- Birkaç sezondur koleksiyonlarınızda daha mutlu bir duruş görüyoruz. Bu sizin kişisel huzurunuzla mı alakalı, yoksa artık işinize yansıtmak istediğiniz hissi daha mı kolay veriyorsunuz?
- Öyle bir durum var. Bu endüstride 18 yıldır iş yapıyorum. O kadar fazla deneyimim var ki... Diğer tasarımcıların aksine ben defilelerde göstereceğim şov parçalarına zaman ayırmak yerine, koleksiyonun diğer parçalarına zaman ve emek harcıyorum. Bir kıyafetin güzel kesimli olması, akıcılığı, insan bedenine en iyi şekilde oturması, dikişlerin saklanması ya da minimuma indirilmiş olması, benim için önemli. Bence bunlar gerçek yeteneği ve saygınlığı belirleyen unsurlar. Benim şov parçalarım değil, daha çok günlük giyim koleksiyonum kopyalanıyor.
- Kopyalanmak aslında sizin en iyilerden olduğunuzun belgesi gibi değil mi? Kopyalanmaktan rahatsız oluyor musunuz?
- Bu konuyla ilgili çok konuştuğunuzda, insanlara derdinizi anlatmaya çalıştığınızda, sanki savaş açmış gibi algılanıyorsunuz. Bu da tabii rahatsız edici oluyor. Biz günlük giyim koleksiyonumuzun sektöre esin verdiğini düşünüyoruz...
Etrafımda güçlü kadın az
- Son dönemde moda dünyasında tasarımcı Phoebe Philo'nun kendi markasında yarattığı 'güçlü Celine kadını' imajını görüyoruz. Sizin işlerinizde de bu kadına bir gönderme var. Bahsettiğiniz esin, böyle bir durum mu?
- Phoebe Philo tasarımcıdan ziyade çok iyi bir kuratör. Biz, onun yaptığı minimalist koleksiyonları yıllardır yapıyoruz. Ben o güçlü kadını yaratanlardan biri olduğumu ve Philo'nun benden esinlendiğini düşünüyorum.
- Siz de tasarımlarınızı 'güç' üzerine mi kuruyorsunuz? Kıyafetlerinizi hangi kadınlara yönelik tasarlıyorsunuz?
- Ben ilgi alanını sadece anne olmak, iyi giyinmek veya iş kadını olmakla kısıtlamayan, bireysel tercihleri olan kadınlar için tasarım yapıyorum. Başkalarının ne düşündüğüne çok kafa yormayan, kendi prensiplerini koyan kadınlar ilgimi çekiyor.
- Etrafınızda bu kadınlardan çok var mı?
- Aslında çok az var. Her ne kadar satışlardan memnun olsak da, yine de benim kıyafetlerim az kadına ulaşıyor. Mavi işbirliği gibi çalışmalarla büyük kitlelere de hitap edebiliyoruz, bu da heyecan verici. Artık şovmen imajımı yıkmak için çalışıyorum. Bu imaj, yıllardır yaptığım çalışmalara haksızlık.
- Büyük kitlelere hitap etmek nasıl bir hismiş?
- Bugün bu koleksiyondan giyinen kızlar, umuyorum ki ileride benim Chalayan koleksiyonuma geçerek 'mezun olacak.'