Bu köşeyi takip edenler bilir, benim ikizlerim tüp bebek yöntemiyle dünyaya geldi sevgili okur. Dört yıl boyunca dört kez tüp bebek yöntemini denedik.
İlk üçü başarısızlıkla sonuçlandı ve ben dört yıl boyunca "Çocuğum olmuyor," diye zırıl zırıl ağladım. Ama sonunda başardık. Şimdi hayatımın anlamı iki mucizem gün be gün büyüyor, gelişiyor.
Geçen gün bir haber duydum, dünyanın ilk tüp bebeği İngiliz Louise Brown 35. yaşını kutluyormuş.
Üstelik kendisi ikinci bebeğine hamileymiş (Tüp bebek yöntemiyle değil!).
Doğrusu gözlerim doldu. O kadın, benim de aralarında olduğum milyonlarca insana çocuk sahibi olabilme umudu verdi. Allah kendisine uzun ömür versin...
Ben bu haber vesilesiyle, Türkiye'de de artık çok gelişmiş teknolojilerle uygulanan tüp bebek yönteminde, 35 yılda nereden nereye gelindi diye merak ettim ve bunu, Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Halit Fırat Erden'e sordum.
Tüp bebekle ilgili gelişmeler son 15 yılda hızla arttı. Özellikle 1994'ten sonra erkek sorunlarına da mikroenjeksiyon yöntemiyle cevap bulunması, kısırlık sorunu çeken çiftlerin umut ışığı oldu ve tüp bebek tedavi yöntemine talepte patlama yarattı.
Ülkemizde ilk başlarda, bu tedavide başkalarına ait hücreler kullanılıyor algısı oluştuğu için, halkımız tedaviye soğuk bakıyordu.
Zamanla bu konudaki bilgilendirme arttı ve günümüzde bu tür tedaviler artık rahatlıkla konuşulabiliyor.
Eskiden kadının normalden fazla yumurtlaması için kullanılan iğneler, menopoza girmiş kadınların idrarları toplanarak üretiliyordu ve kalçadan uygulanıyordu.
Günümüzde ileri ilaç teknolojisi sayesinde kadınlar, cilt altına pratik bir şekilde kendileri ilacı uygulayabiliyor.
Laboratuvarlar, ana rahmini en iyi şekilde taklit edilebilmek için, havasından ısısına, hatta basıncına kadar her şeyin elektronik ve görsel olarak kontrol edilebildiği yerlere dönüştü.
Artık embriyo döllenirken, büyürken, her aşamada, ne isteniyor ne istemiyor ya da belirtilerine göre hangi embriyo iyi, hangisi kötü, çeşitli yöntemlerle anlaşılabiliyor.
Embriyoları devamlı takip eden kamera sistemleri sayesinde, performanslarına göre kaliteliler ayrılabiliyor.
Genetik bilimi sayesinde artık prenatal genetik tanı mümkün, birtakım hastalıkları ayırt edebilme imkanı var. Hastalıklı kardeşlerine şifa olacak genetiği uygun kardeşler yapabilme olanağına erişildi.