ELYSIUM: YENİ CENNET / Elysium ****
İlk
filmi
Yasak Bölge 9'da yönetmen Neill Blomkamp'ın merceğinde uzaylı insan ilişkisi vardı. Sinemanın 'kötü' yaratıklarını Spielberg,
E.T. ile nasıl insanileştirmişse, Blomkamp açılımı genişletip insanların onları nasıl mağdur ettiğini anlatmıştı. 2000'lerin en iyi bilim kurgularından olan filmde Blomkamp, güncel bir altyapı kurmuş, siyasal iktidar olgusunu, güç tutkusu, mülteci meselesini, ötekine karşı her türlü şiddeti meşru kılma çabasını tartışmaya açmıştı. Yönetmenin yeni filmi
Elysium: Yeni Cennet'te, yine benzer temalar etrafında dönen bir bilim kurgu koyuyor önümüze. Ama bu sefer sınıf mücadelesi var filmin odağında. 2154'te geçen yapımda insanlar ikiye ayrılmış durumda. Zenginler ve fakirler.
DARBE GİRİŞİMİ
Zenginler uzayda Elysium adlı bir uzay üssünde Monaco Prensi gibi yaşıyorlar. Her şey dört dörtlük, hastalıklar anında iyileştiriliyor. Fakirler ise harabeye dönen Dünya'da robot polislerin denetiminde hayatlarını sürdürmeye çalışıyor. Lakin zenginlerin süper lüks yaşamlarının kaynaklarını da Dünya'dakiler üç kuruş parayla çalışarak sağlıyor. Bu çark Elysium'daki Savunma Bakanı'nın (Jodie Foster) iktidarı ele geçirmek için darbe yapmak istemesiyle bir yerde kırılıyor. Maruz kaldığı radyasyon sonucu sayılı günleri kalan ve iyileşmek için Elysium'a gitmeye çalışan işçi Max'in (Matt Damon) eline de bu süreçte 'cennetin' imkanlarını tüm insanlara sunma fırsatı geçiyor. Blomkamp, politik göndermeleri son derece keskin ve zengin olan senaryoyu filme aktarırken, yakın planlara ağırlık verip Max'in duygu dünyasından anlatıyor hikayeyi. Ne süslü görselliğin tuzaklarına ne de didaktik anlatımın girdabına düşüyor. Matt Damon ve Sharlto Copley filmin lokomotifi. Jodie Foster ise darbeci bakan rolüyle irite edici. Popüler sinemanın anlatımlarını kullanan, karakter odaklı, iyi kurgulanmış ve 'derdi' olan popüler bir film
Elysium: Yeni Cennet. Yılın en iyilerinden biri, kaçmaz!
Evdeki Yabancılar **
Ulaş Güneş Kacargil ve Dilek Keser'in ilk filmleri
Evdeki Yabancılar. 1920'lerdeki mübadelede Yunanistan'a giden bir kadının yıllar sonra 'evini' görmek için Türkiye'ye yaptığı yolculuğu ve o evin 'tutunamayan' Türk sahibiyle ilişkisini anlatıyor. Yani bir mübadil öyküsü... Açıkçası mübadil öyküleri sinemamızda çok işlenmedi. Elde,
Suyun Öte Yanı,
Dedemin İnsanları var.
Evdeki Yabancılar daha ziyade aidiyet sorunu üzerinden bakıyor meseleye ve zorunlu göçün psikolojik etkilerini de anlatıyor. Oyunculuk performanslarıyla öne çıkan yapım bize gelecek vaat eden iki yönetmeni de müjdeliyor
Jurassic Park ****
Sinemadaki modern klasiklerden biridir 1993 yapımı
Jurassic Park. Steven Spielberg, Michael Crichton'un romanı sayesinde dinozorları günümüze taşımış ve insanları bu devasa hayvanlarla bir araya getirmişti. Güçlü, etkileyici, heyecan verici bir filmdi
Jurassic Park. 20 yıl sonra film üç boyutlu olarak sinemalarda. Yeni kuşak seyirciler izlesin diye böyle bir işe girişilmiş. Öncelikle üçüncü bir boyut bir klasiğin değerini artırmıyor. Ayrıca yeni kuşak, çoktan filmi DVD'den çoktan izledi zaten. Ama bir yine de klasiği beyazperdede görmek her zaman iyidir.