Her yıl milyonlarca turistin geldiği, Essex'e bağlı Southend kasabasına ulaşmanın en rahat yolu tren. Londra'ya yakın olduğu için günübirlik de gidilebilir. Daha uzun zaman geçirmek isteyenler için otellerin yanı sıra uygun fiyata kalınacak birçok pansiyon da var. Eğer bir alışveriş tutkunuysanız, sahile inmeden, mağazaların olduğu High Street'e uğrayabilirsiniz. Bu caddede Debenhams, Marks&Spencer, H&M gibi popüler giyim mağazalarıyla birçok kafe ve restoran var. Öğle saatlerine doğru caddenin paralelindeki La Petite Petanque'ye gidip kendinize harika bir öğle yemeği ısmarlamanız keyifli olur.
100 YILLIK ASANSÖR
Yaklaşık 80 kadar parkın ve yeşil alanın bulunduğu bu kasabanın en özel yeşil alanlarından biri Kraliçe Victoria'nın heykelinin bulunduğu Cliff Gardens. Hayran kalacağınız sahil manzarasına sahip Cliff Gardens'ta yürüyüş yaparken, çimlerin üzerinde piknik yapanlara ya da köpeğiyle vakit geçirenlere rastlayabilirsiniz. Konser, tiyatro, müzikal gibi etkinliklerin yapıldığı Cliffs Pavilion Tiyatrosu da, bu harika alanın önemli bir parçası. Sıra sahile inmeye geldiğinde nostaljik bir seçim yaparak, 1912'de açılan raylı Cliff asansörünü kullanabilirsiniz. Sahilde sizi tatil havasına sokacak pek çok şey göreceksiniz. Dünyanın farklı yerlerinden gelen turistlerin denize girdiği plaj, bunların başında geliyor. Bu plajın en büyük özelliği, 2.16 kilometrelik, dünyanın en uzun gezinti iskelesine sahip olması. İskelenin üzerinde demiryolu hattı bile var. İskeleyi dört sterlin karşılığı trenle ya da iki sterline yürüyerek gezebilirsiniz. 1830'da yapılan bu iskele, dört büyük yangına rağmen hâlâ tüm görkemiyle Southend'i keşfetmek için en önemli nedenlerden biri. İskelede yürüdükten sonra hemen yanındaki Adventure Island adlı oyun parkında eğlenebilirsiniz.