En son 'kaplan anneler'le tanışmıştık. ABD'li hukuk profesörü Amy Chua'nın 2011'de yayımlanan
Kaplan Anne'nin Zafer Marşı kitabıyla dünya, dediğim dedik, otoriter, çocukların iyiliği için onlara sert davranılması gerektiğini savunan anneleri tartışmaya başlamıştı. Kaplan annelerin karşı cephesinde yer alanlara, yani çocuklara şefkatle yaklaşılması gerektiğini söyleyenlere şimdi destek geldi. Yeni bir kitap,
Before Happiness, kaplan anne modelinin bilimsel açıdan 'eskimiş' olduğunu, 'başarı mutluluktan önce gelir' formülünün çocuklara ne okulda ne de sonraki hayatlarında fayda sağladığını söylüyor.
BAŞARI MUTLULUK GETİRMİYOR
Kitabın yazarı, pozitif psikoloji uzmanı Shawn Achor'a göre, rahat, neşeli ve pozitif ebeveynlere sahip çocuklar daha mutlu ve zeki oluyor; bu da hem okulda hem de iş hayatında daha başarılı olmalarını sağlıyor. Achor işte bu rahat, neşeli ve pozitif anne-babaları da 'yunus ebeveynler' olarak tanımlıyor. "Kaplan ebeveynler 'aslolan yöntem değil, sonuç' anlayışını benimsiyor ve ancak çok çalışan çocukların başarılı ve mutlu olacaklarına inanıyor" diyen Achor, bilimsel araştırmaların bunun aksini ortaya koyduğunu belirtiyor: "Yunus ebeveynler, kaplan ebeveyn formülünü tersten okuyor. Miniklerin mutluluk derecesini artırabilir, onlara iyimser olmayı, aile ve arkadaşlarla yakın ilişki kurmayı ve stresle başa çıkmayı öğretebilirsek, onlara başarıya giden yolu göstermiş oluruz. Yani mutluluğu artırmak, başarıyı beraberinde getirirken, başarıyı artırmak mutluluğu peşi sıra sürüklemiyor."
BÜTÜN MESELE BAKIŞ AÇISI
Harvard Üniversitesi'nde Hıristiyan ve Budist etiği okuyan 35 yaşındaki ABD'li Achor, aynı üniversitede ders verirken, öğrencilerin zorlandıklarını fark etmiş: "Üniversiteye başladıktan iki hafta sonra, öğrencilerin beyinleri Harvard'da okumanın ayrıcalığına odaklanmayı bıraktı. Rekabete, iş yüküne ve strese konsantre oldular. Küçük yenilgiler bile ağır gelmeye başladı." Öyle ki, öğrencilerin yüzde 80'i depresyonda olduklarını söylemeye başlamış. Nedenini şöyle açıklıyor Achor: "Başarı, sürekli hareket eden bir hedef tahtası. Bir kere başarıyı yakalayınca, beyin bir başka başarıya kilitlenir. İstediğiniz işi alırsınız, sonrasında zam beklersiniz, ardından kendi şirketinizi kurmak istersiniz... Şema sonsuza dek kendini tekrarlayıp durur." Pozitif psikoloji uzmanı, kimi insanların hayatlarında olumlu değişikler yapabilmelerinin, kimilerinin de yapamamalarının sebebinin bakış açısındaki fark olduğunu ve çocuklarımıza verebileceğimiz en değerli şeyin bu bakış açısını kazandırmak olduğunu vurguluyor: "Zihin pozitif şartlandığında, her alanda başarı yakalanıyor. Çocuklarımızı okulda başarılı olmadıkları takdirde üniversiteye gidemeyecekleri ve kariyer yapamayacakları konusunda şartlıyoruz. Oysa yunus ebeveynler çocuklarına, öğrenmenin eğlenceli bir süreç olduğunu göstermeye çalışıyor. Çocuklara pozitif düşünmeyi öğretmek, sandıklarından çok daha güçlü olduklarını anlamalarını sağlıyor." Ama yanlış anlaşılmasın, 'yunuslar' aşırı yumuşak olmak zorunda değil, hatta çocuklar kendilerine büyük hedefler belirlemek konusunda yüreklendirilmeli. "En mutsuz olduğumuz zaman, durakladığımızı hissettiğimiz anlardır. Çocuğunuza potansiyelini kullanmayı ve bundan mutlu olmayı öğretin" diyen yazara bakılırsa, katılımsal ve çevresel faktörler mutluluğumuz üzerinde sanıldığı kadar etkili değil. Nitekim bilimsel çalışmalar da, beyni baştan kodlamanın yetişkinlikte dahi olanaklı olduğunu ortaya koydu; yani mutlu olmayı seçmek mümkün. Peki 'yunus ebeveynliği' benimseyenler başka ne yapmalı? Öncelikle çocuklarına örnek olmalılar. "Dünyaya olumsuzluk, tedirginlik ve stres gözlüklerinden bakabiliriz ya da iyimser, rahat bir şekilde ve de şükranla. Mesele beyinlerimize 'ayar çekmek'te. Böylece çevremizde olanları gerçekçi bir şekilde değerlendirebilir, alternatif yolları da görebiliriz."
POTANSİYELLERİNİ KULLANSINLAR
Araştırmalar bu tezi destekliyor: Asian American Journal of Psychologie dergisinde yayımlanan bir çalışmanın sonuçlarına göre, kaplan ebeveynlerin çocuklarının eğitim seviyeleri düşük oluyor, anksiyeteyle boğuşuyor ve dışlanmışlık hissi yaşıyorlar. ABD'deki Berkeley Üniversitesi ve Çin'deki Pekin Üniversitesi'nden araştırmacılar ise destekleyici ebeveynliğin çocukların gelişimi için daha faydalı olduğu sonucuna vardı. Aslında hem 'kaplan'ların hem 'yunuslar'ın amaçları aynı: Çocukların potansiyellerini kullanabilmeleri. Ancak Achor, enselerinde bir 'kaplan' beklediğinde değil de, 'yunuslar' rehberlik ettiğinde ufaklıkların daha verimli olduklarının altını çiziyor: "Çocuklara özgürlük tanımak, onların başka aktivitelere daha fazla yoğunlaşmalarını sağlıyor. Özgürlükleri sınırlandırıldığındaysa potansiyellerini giderek daha az kullanmaya başlıyorlar."
Yunus ebeveynin rehberi
Gelişmeye odaklanın.
Eğlenceli anlar paylaşın.
Kaydettikleri gelişimleri önemseyin.
"Ödevlerini yaptın mı?" diye sormayın. Onun yerine çocukların günde üç kere, o gün mutlu oldukları, şükran duydukları bir şeyleri hatırlamalarını isteyin.
"Teşekkür ederim" demelerini sağlayın.
Farklı seçenekler sunun.
Onları yalnız bırakmayın. Örneğin birlikte yüzün, bilgisayar oyunları oynayın...
Heyecan duyun, heyecanınızı ona da geçirin.
Çocukların saygısını kazanın.
Biraz kaplan, biraz yunus
Çocuk Genç ve Erişkin Psikiyatristi Prof. Dr. Bengi Semerci
"Değişik isimler takılsa da, çocukların gereksinimi olan ebeveynlik, doğru sınırlar koyabilmek, çocuklara çocukların gelişimlerine ve yeteneklerine uygun seçimler yapıp desteklemek, uygun hedefler koyabilmesine yardımcı olmak, çocuğun gereksinimlerine kulak verebilmektir. Bu tanım biraz kaplan, biraz yunus ebeveynliği kapsar. Bizim ailelerimizin bir kısmı bu yapabilirken, diğerleri iki uçta yer almaktadır. Bunun kültürden çok öğrenmekle ilgisi var. Ebeveynlik önemlidir ve eğitim gerektirir. Çocukları kendi istek ve kurallarımıza göre, yeteneklerinin ve gelişimlerinin üzerinde zorlamak, dinlememek, söz hakkı vermemek de, her istediğini yapmak, sorumluluk vermeyerek onu mutlu ettiğinizi düşünmek aynı şekilde mutsuz, özgüveni olmayan çocuklar yetişmesine neden olur."
Çocuk bazen mutsuz da olmalı
Pedagog Dr. Yeşim Kesgül Sercan
Çocuk eğitiminde formüllerden yana değilim. Formüllerin, bir o yandan, bir bu yandan bilgi akışının, ana- babaların kendi doğal davranış biçimini olumsuz etkilediğini, geleneksel bilgiyi yok ettiği gibi gelenek oluşmasını da engellediğini, şaşkın, kaygılı ana-babalar yarattığını gözlemliyorum. Üstelik de birçok yaklaşım yeni bir düzenlemeyle paketlenip etiketlenip yeniden yeniden karşımıza gelebiliyor. Öte yandan her şeyi kendi gerçeği içinde değerlendirmekten yanayım. Ne kadar pozitif düşünürsek düşünelim, ne kadar neşeli yaklaşırsak yaklaşalım, önümüzde sınavlar var. Meslek sahibi olmak, 'başarılı olmak' için çeşitli yolların bulunduğu bir ülkede yaşamıyoruz. Eğitimin zorlu olduğu, mutlu olmaya pek fırsat bırakmadığı bir ülkenin çocuklarını konuşuyoruz. Tabii kaygı yaratmayalım; aşırı kaygının insanda pek çok şeyin gelişmesini engellediği artık ispatlanmış bir gerçek. Ama disiplinden de korkmayalım, doğru anlayalım. Hep baskı, zorlama gibi anlamlar yüklenir, oysa sadece kurallı ve ilkeli olmak anlamına gelir. Çalışmalar, aşırı baskıcı olmayan, hoşgörülü ve disiplinli (kurallı, ilkeli) tarzın en uygun olduğunu gösteriyor. Bir de mutluluk çok fazla önemseniyor. Bu, son yılların modası. Çocuk bazen mutsuz da olabilir. Hiç üzülmemesi gerek düşüncesiyle büyütülen çocuklar genellikle sorun çözmeyi öğrenemiyor. Oysa yaşam sorun çözmektir."
The Guardian'dan derleyen: YEŞİM KASAP