Hıristiyanlık öncesi Pagan kültürünü benimseyen İrlandalılar'ın, ölülerin canlılarla iletişime geçtiği gün olduğuna inandıkları Halloween, yani Cadılar Bayramı, Anglosakson kültürüne ait bir gelenek. Roma Katolik Kilisesi, şeytana ve cadılara övgü niteliği taşıdığı için bu kutlamaya misilleme olarak 1 Kasım'ı, 'ölüleri anma günü' anlamına gelen Tüm Azizler Günü ilan etmiş olsa da, Cadılar Bayramı kutlamaları birçok Hıristiyan ülkede tüm hızıyla devam ediyor. Paris'te ilk olarak 1982'de Amerikan Rüyası adlı bir kafede kutlanmaya başlayan Cadılar Bayramı, 1995'ten itibaren tüm ülkeye yayıldı. Ancak Halloween'i satanist bir uygulama olduğu iddiasıyla 'şeytan bayramı' ilan eden Fransız Katolik Kilisesi, bu kutlamaların Tüm Azizler Günü törenlerinin önüne geçmesini sert bir dille eleştiriyor. Öte yandan, Mc Donald's, Disney ve Coca Cola gibi markaların bu dönemde bolca balkabağı ve korku temalı ürünler sunması sebebiyle, Fransız entelektüelleri de Cadılar Bayramı'nı Amerikan emperyalizminin bir parçası olarak eleştiriyor. Katolik Kilisesi'nin çağrısına uyan Fransızlar, 1 Kasım'da önce ailelerindeki ölülerin sonra da diğer azizlerin mezarlarını çiçeklerle ziyaret ederken, özellikle çocuklar ve gençler Cadılar Bayramı kutlamalarından vazgeçmiyor. 1 Kasım Tüm Azizler Günü arifesinde 31 Ekim gecesi kutlanan Cadılar Bayramı, bu yıl da Parisliler için renkli bir geceye dönüştü. 2011'de 'Paris'in ilk perili evi' sloganıyla açılan eğlence parkı Manoir de Paris, Cadılar Bayramı için 'Cehennemin Kapıları' ve 'Akıl Hastanesi' temalı iki parkurla adrenalinseverleri ağırlıyor. Paris deyince akla ilk gelen mekanlardan Disneyland'de ise Cadılar Bayramı hazırlıkları haftalar önce başladı. Balkabaklarından yapılan fenerlerle süslenen yollarda ziyaretçilerin karşısına çıkan tuhaf kostümlere bürünmüş Disney kahramanları, her yaştan ziyaretçiye eğlenceli anlar yaşattı. Şehrin göbeğindeki Chatelet Tiyatrosu'nda ise 20. yüzyılın başında Pierre Souvestre ve Marcel Allain'in kaleminden çıkan ve öldürdüğü kişilerin kılığına giren ana kahramanın adını taşıyan
Fantoma polisiye romanının sessiz film uyarlaması vardı. Paris Akvaryumu sadece kostümlü gençlerin katılacağı bir dans gecesi düzenlerken, birçok gece kulübü de özel programlarla eğlence meraklılarını sabaha kadar eğlendirdi.